27 Aralık 2007 Perşembe

kış turizm

Nüfusunun % 70’i kırsal alanda yaşayan, ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanan İlimizde alternatif ekonomik olanaklar yaratarak halkın daha çağdaş yaşam koşullarına kavuşmasını hedefleyen Valiliğimiz, kış sporları için son derece elverişli bir iklime sahip olan Ardahan’a kış sporlarının yapılabileceği bir tesis kazandırmak amacıyla 1998 yılında bünyesinde “Ardahan İli Kış Sporları ve Yayla Turizm Merkezi İcra Komisyonu”nu oluşturarak çalışmalarına başlamıştır.İlimizin hayalini süsleyen bu tesis için İl merkezine 12 Km uzaklıktaki Yalnızçam Köyü- Uğurludağ mevkiindeki bir ormanlık alan seçilmiştir. Valiliğimiz tarafından Turizm Bakanlığı, Orman Bakanlığı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve Afet İşleri Genel Müdürlüğü nezdinde sürdürülen temaslar sonucunda gerekli çalışmalar yapılmıştır Teknik elemanlarca yapılan etüd ve tespitler sonucunda adı geçen bölgenin kış sporlarına ve özellikle “Alp Disiplini” kayak yarışlarına uygun bir merkez haline getirilebileceği, kayak alanının dağın kuzeybatı istikametinde olması nedeniyle Türkiye’deki bütün benzeri tesislerden üstün olduğu belirlenmiştir. Yine bu elemanların yapmış olduğu çalışmalar sonucunda 800 metre kod farkının bulunduğu ve bunun uluslararası standartların üzerinde olduğu ayrıca tespit edilmiştir. Alp disiplini (slalom) branşında kayak sporunun yapılacağı doğal arazilerin dağ tepelerinden vadi tabanlarına doğru sürekli homojen eğilimli olması buranın diğer bir avantajıdır.Kayak Merkezi alanında kar yağışı ekim ayı ortalarında başlamakta, mayıs ortalarına kadar sürmekte olup, yaklaşık 6 ay boyunca kar örtüsü yerde kalmaktadır. Mayıs ayında yapılan ölçümlerde kar kalınlığının tesislerde 50 ile 100 cm arasında, dağda ise maksimum 100 ile 170 cm civarında olduğu tespit edilmiştir. Projesinde Golf Sahası da bulunan Yalnızçam Uğurludağ Kayak ve Turizm Merkezinde ilk etapta mekanik tesisler ile Çeşner mevkiinde günübirlik sosyal tesislerin kurulmuş, Mekanik ve sosyal tesislerin kurulması aşamasında kesilen ağaç sayısı doğal yapıyı bozmayacak şekilde planlanmıştır. Orman Bakanlığı bu yerin kesin tahsisinin Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne yapılması için 1/1.000 ve 1/5.000’lik haritaların çıkartılması istemiş, Valilikçe bu talepler karşılanarak belgeler Orman Bakanlığına teslim edilmiştir. İl Özel İdaresi tarafından, Maliye hazinesinden 38 hektar, 1.150 m2 arazi 16.500.000.000 TL’ye satın alınarak; Harita, Çevre Düzeni, Mevzii İmar Planı, Nazım İmar Planı, Çed Raporu ve Ağaç Röleve Planı ile Çap listesi tamamlanmıştır. Valiliğimiz tarafından çığ etüdü yaptırılmış, çığ tehlikesinin bulunmadığı raporla tespit edilmiştir. Tesislerin içme suyu projesi tamamlanmış olup bu mevkie 3 km uzunluğunda yol açtırılarak stabilize duruma getirilmiştir.
Gerek İlimiz gerekse Ülke turizmi açısından çok önemli olan bu tesis Ardahan İlinin çehresini değiştirmekle kalmayacak, 6 km pist uzunluğu ve 800 m kod farkıyla yerli ve yabancı turistlerin uğrak merkezi olacak, ayrıca Uluslararası müsabakalara ev sahipliği yapabilecektir. Ayrıca Ülkemizde yayla turizminin önemli merkezlerinden biri olan Karadeniz Bölgesi ile İlimizin bağlantısını sağlayacak ikinci yol olan Ardahan-Yalnızçam-Ardanuç Karayolunun tamamlanmasıyla bu tesis Karadeniz Bölgesine gelecek olan yayla turizmcileri için ikinci bir alternatif oluşturacaktır.

Palandöken Kış Turizm Merkezlerine Fark Attı

Sezonun 2 hafta önce açıldığı Erzurum Palandöken'de kar kalınlığı 80 santimetreye ulaştı. Hafta sonuna kadar etkili olacak kar yağışıyla, kar kalınlığının bir metreye ulaşması bekleniyor.Erzurum'da bulunan Palandöken Kayak Merkezi'nde kar kalınlığının 60 santimetre olduğu kaydedildi. Dedeman Otel Genel Müdürü Mehmet Varol, yaptığı açıklamada, mevcut pistlerin bakımdan geçirildiğini, ayrıca yeni pistlerin açıldığını belirtti. Pistlerdeki hazırlıkları tamamlandığını ve sezonun 2 hafta önce açıldığını hatırlatan Varol, ''Amacımız buraya gelen turistlerin güzel vakit geçirmesini sağlamaktır. Bunun için çaba gösteriyoruz. Bütün kayakseverleri Türkiye'nin en modern ve en kaliteli pistlerine sahip Palandöken'e davet ediyoruz'' diye konuştu. Pistlerdeki kar kalınlığının 60 santimetre dolayında olduğunu ifade eden Varol, ''Artık pistlerimizde 30 santimetrelik kar kalınlığında bile kayılabiliyor. Bu durum, yerli ve yabancı ziyaretçilerin buraya daha fazla ilgi göstermesini sağlayacaktır'' dedi. Varol, otellerindeki doluluk oranın şu an için yüzde 75 olduğunu bildirdi. BAYRAKTEPE’DE DOLULUK ORANI YÜZDE 60Kars'ın Sarıkamış ilçesindeki Bayraktepe Kayak Merkezi'nde kar kalınlığının 80 santimetre olduğu bildirildi. Çamkar Otel Genel Müdürü Ayhan Tuğrul, şu an yerli turistlerin ağırladıklarını belirterek ''Doluluk oranımız 60'ı buldu. Ancak hafta sonu bu oran yüzde 80'i bulacak'' dedi. ULUDAĞ PİSTLERİ HAFTASONU AÇILIYORKış turizm merkezlerinden Uludağ'da kar kalınlığı 58 santimetreye yükseldi. Uludağ Meteoroloji İstasyonu yetkililerinden alınan bilgiye göre, ''Beyaz cennet''te 2 gün önce başlayan etkili kar yağışı bugün ve yarın da aralıklı olarak sürecek. Yağış sayesinde oteller bölgesinde dün itibariyle 33 santimetre olarak ölçülen kar kalınlığı, bu sabah 58 santimetreyi buldu. Yetkililer, gece eksi 3, gündüz ise eksi 1 olarak ölçülen hava sıcaklığının yarın biraz daha düşmesinin beklendiğini bildirdi. Kar yağışının 8 Aralık Cumartesi günü yerini bulutlu havaya bırakacağını, ancak pazar gününden itibaren iki gün süreyle kar yağışı beklendiğini kaydetti. Bu arada, kayak meraklıları için halen 3 pistin açık olduğu Uludağ'da hafta sonu tüm pistlerin açılacağı kaydedildi. Üç otelin dört mevsim hizmet verdiği Uludağ'da, diğer oteller sezonu 15 Aralıkta açmaya hazırlanıyor. KARTALKAYA 45’TE KALDITürkiye'nin önde gelen kayak merkezlerinden Kartalkaya'da kar kalınlığı 45 santimetreye ulaştı. Dün akşam aralıklarla süren kar yağı sabahleyin etkisini arttırdı ve kayak merkezinde kar kalınlığı 45 santimetreye ulaştı. Grand Kartal Otel Genel Müdürü Halit Ergül, kar yağışının sürdüğünü ifade ederek, ''Kayak yapmak için gerekli olan kar kalınlığı en az 50 santim olması gerek. Şu an Bolu Kartalkaya'da kar kalınlığı kayak yapılacak kadar oldu. Sezonu açmayı düşündüğümüz şu günlerde karın yağması bizleri çok sevindirdi'' dedi. Ergül, karın yağmasıyla birlikte Kurban Bayramı rezervasyonlarının arttığını söyledi. KARTEPE YAĞIŞ BEKLİYORKar yağışı yeni başlayan Kocaeli'ndeki Samanlı dağlarının zirvesi olan Kartepe'de, kayak pistlerinde yeterli kalınlıkta kar olmaması nedeniyle kayak yapılamıyor. Zor, orta ve kolay derecede, uzunlukları 400 ile 3 bin 500 metre arasında değişen, 3'ünde telesiyej, 1'inde teleski olan 14 kayak pisti, kar kalınlığının 80 santimetreye ulaşması halinde kayakseverlerin hizmetine açılabilecek. İstanbul'a en yakın kış sporları merkezi Kartepe'de, beş yıldızlı, 250 oda ve 750 yataklı The Green Park Kartepe Resort Otelinin yüzde 15 dolu olduğu bildirildi. Otele yarından itibaren grup girişleri yapılacağı ve hafta sonunun yüzde doluluk oranının yüzde 100'e ulaşacağı kaydedildi. ERCİYES KAR FAKİRİErciyes Kayak Merkezi'ndeki pist ve tesislerde bakım çalışmalarının tamamlandığı, tek eksikliğin kar olduğu bildirildi. Erciyes Kayakevi yetkilileri, pistte ve kayak merkezinde bulunan teleski ve telesiyejde bakım çalışmalarının tamamlandığını, karın yağmasıyla sezonun açılacağını belirttiler. Pistteki kar kalınlığının 8 santimetre olduğunu ifade eden yetkililer, geçen yıl sezonun 18 Ocakta açıldığını, meteorolojik verilere göre sezonu bu yıl Kurban Bayramı öncesi açabileceklerini kaydetti. Erciyes Dağı, özellikle hafta sonları piknikçileri ve spor amaçlı yürüyüş yapanları konuk ediyor. Aktif olan telesiyej, 3917 metre rakımlı Erciyes Dağı'nın 3000 metresine kadar ulaştırdığı konuklarına, dağın zirvesini yakından izleme fırsatı sunuyor.

Erciyeste Kış Turizm

Erciyes Kış Sporları ve Turizm Merkezi, Kayseri şehir merkezine 25 km. uzaklıktadır. Yol asfalt olup, yıl boyunca sürekli ulaşıma açık tutulmaktadır.
Erciyes Kayak Merkezi, ülke düzeyinde dağ Turizmi ve özellikle kış sporları turizmi açısından, geliştirilmesi gereken bir kaynak özelliği taşımaktadır. Kayseri ili'nin güneyinde Erciyes Dağının doğu ve kuzeybatı yamaçlarında 1800 metre ile 3000 metre arasında yer alan kayak merkezimizden kayak mevsimi uzun, kar ka­Iitesi olumlu, pist uzunlukları ve meyiller kitle sporu turizmi açısından elverişli olup, çeşitli disiplinlerde kayak yarışlarına olanak tanımaktadır. Kayak alanları % 30 ile % 10 arasında değişiklik gösteren eğime sahiptir. Kayak sezonu 15 Kasım­ 1 Mayıs arasında yaklaşık 5 ay sürmektedir.
Erciyes Kayak Merkezinde şu anda Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'ne ait 140 yataklı Kayakevi, Karayolları 6. Bölge Müdürlüğü'ne ait 100 yataklı, Dsi 12. Bölge Müdürlüğü'ne ait 100 yataklı Dinlenme Tesisleri ile Kayseri il Özel idare Müdürlüğü'nce yaptırılıp kiraya verilen üç yıldızlı 106 yatak kapasiteli otel mevcuttu

Kocaeli'de Kış Turizmi Sektöü Büyüyor


Kışın hem spor hem de eğlenceyi bir arada sunan kayak merkezleri ziyaretçilere kapılarını açmaya hazırlanıyor. Alpler´deki kristal karı dahi bulabileceğiniz Türkiye ise bu konuda da cennet. Kış tatili dendiğinde hepimizin aklına ilk olarak kayak geliyor. şehir merkezlerinde yaşanamayan kışın ve karın tadı en iyi dağlarda çıkıyor çünkü.
Kış turizminin yeni kayak merkezi Kartepe, size günübirlik kayak keyfi yaşamanızı ve doğayla iç içe olmanızı hedefliyor. Böylece hem kayak sporu pahalı bir spor olmaktan çıkıyor, hem de kayak severler kayak yapmanın tadına varabiliyor. Kartepe, Kocaeli´nin hemen çıkışında; Maşukiye´de. Bursa, Ankara ve ıstanbul üçgeninin tam ortasında bulunuyor. ıstanbul´dan ızmit´e doğru hareket edip, yaklaşık 100 kilometre sonra otobandan çıkınca Maşukiye´ye ulaşıyorsunuz. Az ileride Kartepe, bütün heybetiyle sizi bekliyor. Yani kayak keyfi yaşamak için uçağa binip uzak diyarlara gitmeye ya da zorlu yollarda saatlerce araba kullanmaya gerek yok. Maşukiye´den zirveye çıkmaya başlarken, vahşi doğaya adım atıyorsunuz. Yolun iki tarafını kaplamış geniş yapraklı ağaçların arasından geçtiğiniz zirve yolculuğu, 17 kilometre. Son derece zengin bitkisel örtüye sahip bölge, aynı zamanda yaban hayvanları için bakir bir saha. Öyle ki, özellikle sonbaharda sarıdan kahverengiye kadar onlarca farklı tonlara bürünmüş ağaçları izlerken; her an karşınıza bir geyik, bir ayı, hatta bir yaban domuzu çıkabilir. Doğayla baş başa kaldığınız yaklaşık 10 dakika süren yolculuktan sonra, bin 700 metre zirvedeki Kartepe´ye ulaşıyorsunuz. Tatil keyfini süreceğiniz bu yer, tüm güzelliğiyle sizi selamlıyor. Kış sporlarının yapıldığı diğer turistik bölgelerden farklı olarak, deniz ve göl manzarasına sahip birkaç dağdan biri Kartepe. Sapanca Gölü´nü ve ızmit Körfezi´ni tepeden görüyor. Doğası ve benzersiz pistleriyle kısa sürede kayak severlerin gözdesi olmaya aday mekan, en modern teleferik ve telesiyej sistemleriyle dikkat çekiyor. 3 milyon 500 bin metrekare alan üzerine yayılan tesislerde Türkiye´nin en büyük kayak pistleri yer alıyor. Kayak yapmak için, Kartepe, Geyikalanı ve Kürekdağı arasında kalan Kadıkonağı adı verilen alan kullanılıyor. Kartepe, aslında sadece kayak turizmi için planlanmış bir tesis değil. Baharda yayla çiçekleri, yazın birbirinden güzel çam ağaçları, sonbaharda ise renkleriyle adeta alev alev yanan meşe ağaçları var. Ayrıca golften futbola, trekkingden, binicilik sporuna kadar her dönem için farklı etkinlikler düzenleniyor. Fakat en büyük yatırım kayak turizmine. Türkiye´deki diğer kayak merkezlerine oranla tabii şartları daha avantajlı olan Kartepe´de, 4 lift ve 12 pisti kullanmak mümkün. Kaymayı bilmeyenler için ayrı, profesyoneller için ise ayrı pistler organize edilmiş. Kayak merkezlerinin korkulu rüyası ‘karsızlık´ yani yeterince kar yağmamasına da bir çözüm bulunmuş: Sun´î kar sistemleri hazırlanmış. Dört gözle beklediğiniz hafta sonu tatilinizde, havanın size sürpriz yapma ihtimali yok. Güneş de açsa kayabiliyorsunuz.
Yapılan meteorolojik çalışmalara göre, Kuzeybatı yönünden esen ve Karadeniz´i aşarak kışın bölgeye yoğun yağış getiren Karayel rüzgarının Marmara Bölgesi´nde ilk karşılaştığı Kartepe´nin bin 100 m üstündeki yüksekliklerine yoğun kar yağışı getiriyor. Kasım ortalarında başlayan kar, Nisan sonuna kadar, ortalama 1.5-3 metreyi bulmaktadır. Zirvede, kayak severleri ağırlayan The Green Park Resort Kartepe bulunuyor. Otel kış turizminin, son iki yılda hızlı yükselen bir değeri. 2004-2005 sezonunda bir olan mekanik tesis sayısını, bu sene dörde çıkaran The Green Park Resort Kartepe, 12 pist ve 25 kilo metrelik pist alanı ile kayak ve snowboard severleri macera dolu bir tatile davet ediyor. Yeni başlayanlar için kolay pistlerin yanı sıra ileri kayakçılar için çok dik pistlere de sahip olan tesiste ayrıca, macera tutkunları için ağaç arası ezilmemiş bölgelerde pist dışı kayma imkanları da bulunuyor. Bu imkanların yanı sıra, Freestyle kayak ve snowboard tutkunları, Türkiye´nin en iyi tasarlanmış rampalarına sahip Fun Park´ta, her seviyeye uygun, eğitim ve uygulama alanı bulabilecek. Bütün pistlerin yüzyıllık kayın ve köknar ormanları arasında olması sayesinde; rüzgar ve sisten etkilenmeden her türlü hava koşulunda pistlerde kayabilecek olan kayak ve snowboard severler, Kartepe bölgesinin ilginç coğrafyasında sıkılmadan, günlerce kayabilme şansına sahip olabilecekler. Sadece ders alanlara ayrılmış özel baby lift alanında, güvenle çocuk ve yetişkinlere ilk kayak ve snowboard eğitimi verilirken, seviye ilerledikçe giderek zorlaşan pistlerde derslere devam imkanı da sağlanıyor. Avrupa´da son yıllarda büyük bir çıkış sağlayan tur kayağı için, bu sene oluşturulmuş toplam 25 km´lik ileri düzey pistlerde; GPS destekli rehber ve antrenörler eşliğinde yeni bir kış sporuna başlamanın heyecanı yaşanırken, bütün pistlerin birleştiği en alt nokta olan Kadıkonağı çanağında günün yorgunluğu atılabilecek. Bu arada otel ile Kadıkonağı arasında “Suni Kar Tesisi” yapılacak. Tesise, kar kalınlığı yeterli olmadığı zamanlarda kar takviyesi yapılabilecek.
Green Park Resort OtelHer yaştan misafirlere yüksek kalitede hizmet sunulan otelin güzellik merkezinde ya da sağlık kulübünde renkli hayallere dalabilir, Türk hamamı keyfini yaşayabilir, profesyonel kayak hocalarıyla kayak egzersizleri yapabilirsiniz. Aileler ve kalabalık gruplar için geniş, ferah ve konforlu apart odası seçenekleri sunan The Green Park Resort Kartepe, ev rahatlığında özel olarak dizayn edilmiş 50 aparta sahip. The Green Park Resort Kartepe, misafirlerin konfor ve ihtiyaçlarına uygun dizayn edilmiş tamamı şık ve konforlu 1 suit, 1 bağlantılı odasıyla toplam 250 odası ve 50 apart binası ile hizmet veriyor. Yeni güne şimşek Restoran´da harika bir açık büfe kahvaltı ile başlamak, zevk verecek. Nicomedia Cafe´de sabah kahvenizi yudumlamak, yaşamınıza heyecan katacak. Kapalı yüzme havuzu, sauna, buhar odası ve Türk Hamamı´ndan oluşan Sağlık Kulübü´nde ise ruhunuzu ve bedeninizi stresten arındırdıktan sonra doğanın eşsiz tadını çıkarmaya devam edebilirsiniz. Kartepe Resort´e 0262 315 47 00´dan ulaşmak mümkün.
KARTEPE´YE ULAşIM ARTIK ÇOK KOLAYManzarası, havası ve kış sporları imkanı ile büyük ilgi gören Kartepe´de, zirveye ulaşımı sağlayan yolun yapımı tamamlanmak üzere. Kocaeli´nin uzun yıllar umudu ve beklentisi olan Kartepe Turistik Tesisleri inşaatının geçen yılbaşında bitirilmesine rağmen, Maşukiye üzerinden zirveye ulaşan 18 kilometrelik yolun yetersizliği problem olmaya devam ediyordu. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ile Kocaeli Valiliği birlikte yol için bir çalışma yaptı. Yolun altyapısı Kocaeli Büyükşehir ekiplerinin yoğun çalışmasıyla tamamlandı. Daha önce 3 metre genişliğinde olan ve bozuk zemini ile yerli ve yabancı turistlere zor anlar yaşatan yolda genişletme çalışması da yapıldı. Yol genişliği 3 metreden 8 metreye çıkartılarak, bozuk zemin de düzeltildi.
Büyükşehir Belediyesi tarafından asfaltlanacak duruma getirilen yola beton asfalt dökülme kararı alındı. 18 kilometrelik yolun 15,7 kilometresi beton yol olarak yapılacak. Geriye kalan 2,3 kilometre de sıcak asfalt dökülerek hizmete açılacak. Alınan karar doğrultusunda zirveden aşağıya doğru başlayan beton yol çalışmasının büyük kısmı tamamlandı. Kış şartlarına daha dayanaklı olması ve araçların kaymasını engellemesi sebebiyle yolda beton asfalt kullanılmasına karar verildi. Bu arada Maşukiye´den zirveye doğru olan yolun 2,3 kilometresi sıcak asfaltla kaplandı.
Kartepe´nin, kış aylarında yaşanabilecek sıkıntılar sebebiyle alternatif bir ulaşım arteline daha ihtiyacı vardı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından Sarımeşe ve Suadiye sınırları içinden yapılan yol ile alternafit yol ihtiyacı karşılandı. Suadiye ile köy yolu arasındaki 3 kilometrelik bağlantı yolu dar ve zemininin bozuk olması sebebiyle bu hizmeti karşılamıyordu. Yapılan çalışmalar sonucunda yol 8 metre genişletildi. Bu alternatif yol ile yerli ve yabancı turistlerin Kartepe´ye ulaşımı artık daha kolay olacak.
Kandıra´dan sonra Kartepe´nin de turizme açılmasıyla birlikte, sanayiden turizme doğru bir gelişme yaşayan Kocaeli, bu pastadan da pay alma mücadelesi veriyor. ıkinci alternatif yolun yapılması ile hem Kartepe´ye ulaşım kolaylaşacak, hem de Suadiye bölgesinde yaşanan ulaşım sorunu giderilecek.
Kocaeli´nin en büyük turizm merkezlerinden biri olan Kartepe´nin sürekli ulaşımını sağlamak için alternatif yol yapım çalışmasını başlattı. Özellikle kış mevsiminde Maşukiye üzerinden Kartepe´ye giden yolda oluşabilecek olumsuzluklara tedbir olarak Sarımeşe ve Suadiye sınırları içinden başlatılan yol çalışması, bu aksaklıkları ortadan kaldıracak.

Kış turizmin Lokomotivi

Turizm Haftası nedeniyle bir açıklama yapan Kars Valisi Mehmet Ufuk Erden, "Sarıkamış Kayak Tesisleri büyük şirketlerinde yatırımıyla gerek yurt içi ve gerekse yurt dışından gelen turistlerle ilimizin kış turizmi lokomotifi konumundadır" dediVali Erden, Türkiye'nin turizm potansiyeli hakkında bilgi verdi. Türkiye'nin, Asya ve Avrupa kıtaları arasında bir köprü konumunda olduğunu söyleyen Vali Erden, "Türkiye, jeopolitik konumu, tarihte birçok farklı kültüre beşiklik etmesi, dört semavi dinin buluştuğu bir ülke olarak ön plana çıkması, son derece temiz plaj ve koylara sahip olması, yaz-kış üzerinde kar eksik olmayan yüksek dağlarıyla ve bu dağlarda kurulan kayak tesisleriyle dört mevsimin bir arada yaşanması gibi özellikleri nedeniyle adeta bir turizm cenneti gibidir. Ülkemize daha çok turist gelebilmesi için yollarımızın daha güzel, insanlarımızın da centilmen, ulaşım araçlarının da daha gelişmiş, konaklama tesislerinin bol, rahat ve temiz olması gerektiğini biliyoruz. Turistlere karşı güler yüzlü olmak, rahatsız etmemek, değerinden yüksek ve zorla satış yapmamak, onların dönüşlerinde memnun ayrılması ülkemize daha çok turistin gelmesini sağlayacaktır" diye konuştu.Kars'ın, bir tarih ve kültür şehri olduğunu ve yerleşim yeri olarak tarihinin M.Ö.13'ncü yüzyıla kadar indiğini belirten Vali Erden, "Kars adının kaynağı Kafkas Dağlarının kuzeyinden gelerek buraya yerleşen Karsaklardan aldığı bilinmektedir. İlimiz aynı zamanda Türklerin Anadolu'ya ilk ayak bastığı yerdir. Başta Kars Kalesi ve Anı Ören yeri olmak üzere çeşitli tarihi mekanlar ve şahısların mülkiyetinde bulunan tarihi binalar ve çok sayıda tarihi değerlerimiz bulunmaktadır" dedi.Vali Erden, Kars'ın en önemli turizm kaynağının kış turizmi olduğunu da ifade ederek, şunları söyledi:"Türkiye'deki birinci derecede öncelikli 5 kayak merkezinden biri olan Sarıkamış, 1992 yılından itibaren bir kış turizm merkezi haline getirilmiştir. Sarıkamış Kayak Tesisleri büyük şirketlerinde yatırımıyla gerek yurt içi ve gerekse yurt dışından gelen turistlerle ilimizin kış turizmi lokomotifi konumundadır. Serhat Şehrimiz Kars, tarihi, kültürel güzellikleri ve doğasıyla önemli bir turizm merkezlerinden biri olmaya adaydır. İlimizin turizm potansiyelini en verimli şekilde değerlendirerek, katma değeri yüksek bir yapıya kavuşturulması için; turizm sektörünün eksik kalan yatırımları tamamlamak, yeniliklere açık yapısıyla turizm alanlarının çeşitlendirilmesini sağlamak, eğitime ağırlık verilerek sektörün büyük ihtiyaç duyduğu nitelikli elemanların yetiştirilmesi ve halkı bilinçlendirilmek, uluslararası rekabetin ön koşullarından biri olan alt yapının tamamlanarak hizmet kalitesini yükseltmek amacımızdır."

Kış turizmi, Rus turistlerle hareketleniyor

BURSA -AA- Kış turizmi için Türkiye’ye gelen yabancılar arasında Rusların ilk sırada yer aldığı bildirildi. Otelciler, Rusların en çok ilgi gösterdiği kayak merkezlerinden Uludağ’a 5 bin, Palandöken’e ise 13 bin Rus turistin gelmesini bekliyor. Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Genel Sekreteri Işık Uğurtuğ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’de, Uludağ ve Palandöken olmak üzere uluslararası seviyede 2 kış turizm merkezi bulunduğunu söyledi. Antalya’ya, Almanlardan sonra en çok yabancı turist girişinin Rus pazarından yapıldığını belirten Uğurtuğ, kış turizm merkezlerine gelen yabancı turistlerin neredeyse tamamının Rus olduğunu ifade etti. Uğurtuğ, Rusların Türkiye tercihinde, turizm işletmecilerinin Moskova ve Ukrayna’da düzenlenen fuarlara katılımının büyük etkisi bulunduğuna işaret ederek, "ayrıca vize kolaylığı ve kolay ulaşım nedeniyle de bizi tercih ediyorlar. Rus uçaklarına, yaşları nedeniyle Avrupa’daki kayak merkezlerinin bulunduğu ülkelerde genellikle iniş izni verilmiyor. Biz, ülke olarak bu konuda daha hoşgörülüyüz" dedi. Yaklaşık 6 bin 500 yatağa sahip olan Uludağ’a, 5 bin civarında Rus turistin gelmesini beklediklerini ifade eden Uğurtuğ, Yenişehir Havaalanı’nın Uludağ’daki tesislere uzak olmasının, bu sayının daha da artmasının önündeki en büyük engel olduğunu savundu. PALANDÖKEN’DE AZ YATAK, ÇOK TURİST Erzurum’da bulunan Palandöken Kayak Merkezi’ndeki tesislerde yaklaşık 2 bin 500 yatak bulunuyor. Merkeze gelen Rus turist sayısı işletmecilerin yüzünü güldürüyor. Dedeman Hotel Genel Müdürü Mehmet Varol, ulaşım, sezon uzunluğu ve Rus pazarında tanınırlığın, Rus turistlerin Palandöken’i tercihindeki en önemli nedenler arasında yer aldığını söyledi. Rus turistlerin, Erzurum Havalimanı’na inişlerinden 20 dakika sonra kayak yapabildiğini belirten Varol, şu anda haftada 5 uçağın Palandöken’e Rus turist getirdiğini kaydetti. Varol, bölgedeki otellerin tamamının ocak ayının 15’ine kadar yüzde 100 doluluk oranına ulaştığını dile getirerek, dış pazardan gelen talep nedeniyle iç pazara cevap vermekte zorlandıklarını ifade etti. Rus turist profilinin, Antalya’ya inenlerden farklı olarak gelir seviyesi yüksek kişilerden oluştuğunu belirten Varol, bu yıl 13 bin Rus turistin gelmesini beklediklerini bildirdi.

Ardahan Kış Turizmi

yaşam koşullarına kavuşmasını hedefleyen Valiliğimiz, kış sporları için son derece elverişli bir iklime sahip olan Ardahan’a kış sporlarının yapılabileceği bir tesis kazandırmak amacıyla 1998 yılında bünyesinde “Ardahan İli Kış Sporları ve Yayla Turizm Merkezi İcra Komisyonu”nu oluşturarak çalışmalarına başlamıştır.İlimizin hayalini süsleyen bu tesis için İl merkezine 12 Km uzaklıktaki Yalnızçam Köyü- Uğurludağ mevkiindeki bir ormanlık alan seçilmiştir. Valiliğimiz tarafından Turizm Bakanlığı, Orman Bakanlığı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve Afet İşleri Genel Müdürlüğü nezdinde sürdürülen temaslar sonucunda gerekli çalışmalar yapılmıştır Teknik elemanlarca yapılan etüd ve tespitler sonucunda adı geçen bölgenin kış sporlarına ve özellikle “Alp Disiplini” kayak yarışlarına uygun bir merkez haline getirilebileceği, kayak alanının dağın kuzeybatı istikametinde olması nedeniyle Türkiye’deki bütün benzeri tesislerden üstün olduğu belirlenmiştir. Yine bu elemanların yapmış olduğu çalışmalar sonucunda 800 metre kod farkının bulunduğu ve bunun uluslararası standartların üzerinde olduğu ayrıca tespit edilmiştir. Alp disiplini (slalom) branşında kayak sporunun yapılacağı doğal arazilerin dağ tepelerinden vadi tabanlarına doğru sürekli homojen eğilimli olması buranın diğer bir avantajıdır.Kayak Merkezi alanında kar yağışı ekim ayı ortalarında başlamakta, mayıs ortalarına kadar sürmekte olup, yaklaşık 6 ay boyunca kar örtüsü yerde kalmaktadır. Mayıs ayında yapılan ölçümlerde kar kalınlığının tesislerde 50 ile 100 cm arasında, dağda ise maksimum 100 ile 170 cm civarında olduğu tespit edilmiştir. Projesinde Golf Sahası da bulunan Yalnızçam Uğurludağ Kayak ve Turizm Merkezinde ilk etapta mekanik tesisler ile Çeşner mevkiinde günübirlik sosyal tesislerin kurulmuş, Mekanik ve sosyal tesislerin kurulması aşamasında kesilen ağaç sayısı doğal yapıyı bozmayacak şekilde planlanmıştır. Orman Bakanlığı bu yerin kesin tahsisinin Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne yapılması için 1/1.000 ve 1/5.000’lik haritaların çıkartılması istemiş, Valilikçe bu talepler karşılanarak belgeler Orman Bakanlığına teslim edilmiştir. İl Özel İdaresi tarafından, Maliye hazinesinden 38 hektar, 1.150 m2 arazi 16.500.000.000 TL’ye satın alınarak; Harita, Çevre Düzeni, Mevzii İmar Planı, Nazım İmar Planı, Çed Raporu ve Ağaç Röleve Planı ile Çap listesi tamamlanmıştır. Valiliğimiz tarafından çığ etüdü yaptırılmış, çığ tehlikesinin bulunmadığı raporla tespit edilmiştir. Tesislerin içme suyu projesi tamamlanmış olup bu mevkie 3 km uzunluğunda yol açtırılarak stabilize duruma getirilmiştir.
Gerek İlimiz gerekse Ülke turizmi açısından çok önemli olan bu tesis Ardahan İlinin çehresini değiştirmekle kalmayacak, 6 km pist uzunluğu ve 800 m kod farkıyla yerli ve yabancı turistlerin uğrak merkezi olacak, ayrıca Uluslararası müsabakalara ev sahipliği yapabilecektir. Ayrıca Ülkemizde yayla turizminin önemli merkezlerinden biri olan Karadeniz Bölgesi ile İlimizin bağlantısını sağlayacak ikinci yol olan Ardahan-Yalnızçam-Ardanuç Karayolunun tamamlanmasıyla bu tesis Karadeniz Bölgesine gelecek olan yayla turizmcileri için ikinci bir alternatif oluşturacaktır.

Bolu Kartalkaya Kış Turizm

Kartalkaya kayak merkezi Batı Karadeniz bölgesinde, Bolu il merkezinin güneydoğusunda, Köroğlu dağları üzerinde yer almaktadır. Alp kayağı, Kayaklı koşu (Cross-Country) ve Tur kayağı için çok uygun koşullara sahiptir.Ulaşım: Bolu şehir merkezine 54 km., Ankara karayoluna ise 28 km. uzaklıktadır. Ankara Esenboğa Havaalanı - Bolu arası, karayolu ile 220 km., İstanbul Atatürk Havaalanı - Bolu arası ise karayolu ile 275 km.dir.Bu mesafe özel araç veya otobüsle 45 dakika sürmektedir. Şehir merkezinden kayak merkezine ulaşım 45 dakika sürmektedir. Halk otobüsleri ve minibüs bulunur. Ayrıca bir çok otel müşteriler için servis organize etmektedir. Coğrafya: Kayak alanı 1850 - 2200 metre yükseklik kuşağı üzerinde yer almaktadır. Yöre, yarı ılıman bir iklime sahiptir. Kartalkaya Kayak Merkezi ve çevresi orman örtüleri ile kaplıdır. Hakim rüzgar yönü batı - kuzeybatıdır.Kayak için en uygun zaman ise 20 Aralık-20 Mart tarihleri arasındadır. Normal kış koşullarında üç metre kar yağışı görülmektedir. Mevsim başında toz kar mevsim sonunda ise ıslak kar özellikleri görülür. Konaklama ve Diğer Hizmetler: Kartalkaya'da toplam yatak kapasitesi 1005 olan iki adet konaklama tesisi bulunmaktadır. Otellerde lokanta, yüzme havuzu, disko-bar-oyun salonu mevcuttur. Kayak hocası ve kayak malzemeleri temin edilebilir. Mekanik Tesisler ve Pistler: 2 adet telesiej, 6 adet telesiki ve 3 adet baby lift olmak üzere toplam 11 mekanik tesiste toplam taşıma kapasitesi 6000 kişi/saattir. 12 adet pistte toplam uzunluk 20 km.yi bulmaktadır. - Yeşil Lift (Chairlift - 700 m) - Çamçukuru Lift (Chairlift - 650 m)- İnekçayırı 1-2 (Ski-Lift - 900 m)- Resuldede 1-2 (Ski-Lift - 600 m)- Kazankaya (Ski-Lift - 650 m)- Köroğlu Lift (Ski-Lift - 1200 m)- 2 Baby-Lift

Bursa Uludağ Kış Turizm

Bursa'nın 36 km. güneyinde yer alan Uludağ, ülkenin en gözde kış sporları merkezidir. Flora ve faunasının zenginliği ile 1961 yılında Milli Park ilan edilen Uludağ, sadece kış turizmine değil, yaz aylarında kampçılık, trekking ve günübirlik piknik etkinliklerine de olanak sağlamaktadır. Antik dönemde Olympos Misios adıyla tanınan Uludağ, tanrıların Troya Savaşını izlediği yer olarak mitolojideki yerini almıştır. Uludağ Kayak Merkezi I. ve II. Gelişim Bölgeleri olmak üzere iki ayrı bölgeden oluşmaktadır. I. Gelişim Bölgesi yatırımlarını tamamlamış durumdadır. 1986 tarihinde turizm merkezi ilan II. Gelişim Bölgesinde 3300 yatak kapasiteli 11 adet turistik tesis parseli düzenlenmiş olup 3300 yatak kapasiteli 11 adet parsel yatırımcıya tahsis edilmiştir.Uludağ kayak merkezi Alp ve Kuzey disiplini ile "Tur kayağı" ve "Helikopterli kayak" uygulamaları bakımından uygun coğrafya şartlarına sahiptir. Kayak dışında snow board, big foot, buz pateni, kar motosikleti aktiviteleri bulunabilir.Ulaşım: Uludağ Milli parkına hem karayolu ile hem de teleferik ile ulaşım sağlanabilmektedir. Kayak Merkezi Bursa'ya karayolu ile 40, havaalanına 60 dakikadır. Uludağ yolu şehir merkezinden Milli Parkın girişine kadar 22 km., Milli Park Oteller Bölgesi arası 12 km.dir. Özel araç ile gidiliyorsa Bursa'dan en uygun Çekirge yolundan çıkılabilir. Kış aylarında arabada da zincir, takoz ve çekme halatı bulundurulmalıdır. Yol üzerinde zincir alınacak ya da kiralanacak yerler bulunmaktadır.Özellikle kış aylarında günün her saatinde Bursa kent merkezinden (Tophane semti) minibüs bulunabilir. Kayak merkezine çıkmak ortalama 1.5 saat sürmektedir.Uludağ'a teleferikle çıkılabilir. Bursa Kadı Yayla (1235 m) arasında iki, Kadı Yayla Sarı Alan (1621 m.) arasında iki, toplam dört hat vardır. Her hatta 30 kişi taşıyan bir kabin çalışır. Ancak kayak takımlarını teleferikle taşımak yasaktır. Teleferik Bursa'nın Teleferik semtinden 20 dakikada bir kalkar. Teleferik önce Kadı Yaylaya çıkar. Orada kabin değiştirip, Sarı Alana çıkan kabine binilir. Yolculuk yaklaşık 25 dakika sürmektedir. Buradan Oteller Bölgesine ulaşmak için minibüs bulunmaktadır. Sarı Alanla Oteller Bölgesinin arası 7 km.dir. Yazın ayrıca Sarı Alandan Çoban Kayaya (1750 m) telesiyejle gidilebilir. Coğrafya: 2543 metreye ulaşan doruğu (Kara Tepe) ile Batı Anadolu'nun en yüksek dağıdır. Çevre, orman örtüleri ile kaplıdır. Uludağ yöresi yarı ılıman iklim kuşağı üzerindedir. Hakim rüzgar yönü güneybatı-güney yönlerindedir. Kayak alanı 1750-2543 m. yükseklik arasındadır. Kayak için uygun zaman 20 Aralık-20 Mart tarihleri arasındaki dönemdir. Normal kış koşullarında üç metre dolayında kar yağışı alan yöre, mevsim başında toz kar, sonunda ise ıslak kar niteliği gösterir.Konaklama ve Diğer Hizmetler: On ikisi kamu kuruluşuna, 15'i özel sektöre ait toplam 27 konaklama tesisinde 3000'in üzerinde yatak kapasitesi bulunmaktadır. Alışveriş merkezleri, yeme-içme-eğlence yerleri, sağlık ocağı hizmet vermektedir. Kayak malzeme satış ve kiralık yerler ile kayak hocaları bulunabilir. Mekanik Tesisler ve Pistler: Oteller bölgesinde 8 telesiyej, 7 telesiki olmak üzere 15 mekanik tesiste 11.000 kişi/saat kapasite mevcuttur. 13 farklı pist vardır

Erzurum Palandöken Kış Turizm

3185 m. zirveye sahip Palandöken dağları, Erzurum'un güneyinde yer alır ve doğu-batı yönünde uzanır. Türkiye'de kış turizmi için yapılan ilk ciddi ve kapsamlı proje Erzurum-Palandöken Kış Sporları ve Turizm Mastır Plan Çalışmasıdır. Yapılan çalışmada Palandöken Dağlarının doğal yapısı ve iklimi ile uluslararası kış sporları merkezi niteliğine sahip olduğu tespit edilmiştir. Projede, üç alan üzerinde gün toplam 32 bin kişinin kayak yapabileceği, uluslararası yarışmalar hatta kış olimpiyatlarının düzenlenebileceği, 6 bin kişinin doğrudan istihdam edilebileceği öngörülmektedir. Ulaşım: Erzurum'a Ankara ve İstanbul'dan her gün uçak seferleri bulunmaktadır. Kayak Merkezi Erzurum Şehir Merkezine 5 km. uzaklıktadır. Hava alanına ise yalnızca 10 dakika mesafededir. Kış mevsimi boyunca şehir merkezinden halk otobüsü seferleri bulunmaktadır. Coğrafya: Erzurum Türkiye'nin en yüksek ve soğuk illerinden biridir. Sert kara iklimi hüküm sürer. Yılın 150 günü karla örtülüdür. Normal kış koşullarında 2-3 metre kar yağışı almaktadır. Hakim rüzgar yönü güney ve batı yönlerindedir.Kayak alanı 2200 - 3176 m. yükseklik kuşağı üzerinde yer almaktadır. Karasal iklim nedeniyle, mevsim boyunca "toz kar" üzerinde kayak yapılmaktadır. 10 Aralık-10 Mayıs arasındaki dönem kayak etkinlikleri için en uygun zamandır. Konaklama ve Diğer Hizmetler: 4 ve 5 yıldızlı konaklama tesisleri, kayak evi, günübirlik tesisler ve lokantalar bulunmaktadır. Kayak dersi ve malzeme kiralama hizmetleri verilmektedir.Mekanik Tesisler ve Pistler: Palandöken Kayak Merkezindeki pistler dünyanın en uzun ve dik kayak pistleri arasında yer almaktadır. En uzun pisti 12 km. olan kayak pistlerinin toplam uzunluğu 28 km.yi bulmaktadır. Başlangıç yeriyle varış noktası arasındaki yükseklik farkı 1000 m. olan Palandöken'de Slalom ve Büyük Slalom yarışmaları için 2 adet tescilli Kayak Pisti mevcuttur. (Ejder Pisti ve Kapıkaya Pisti)Kayak Merkezinde 5 adet telesiyej (toplam 4500 kişi/saat kapasiteli), 1 adet teleski (300 kişi/saat kapasiteli ), 2 adet baby lift ( toplam 1800 kapasiteli ) ve 1 adet gondol lift (1500 kişi/saat kapasiteli) hizmet vermektedir

Kayseri Erciyes Kış Turizm

Orta Anadolu'nun en yüksek doruğu olan Erciyes Dağı (3916 m.) Kayseri ilinin 25 km. güneyinde yükselir. Sönmüş bir volkan olan dağın yüksek kısımları yılın her mevsiminde kalıcı karlarla örtülüdür. Dağın kuzeyinde ise bir km. uzunlukta bir dağ buzulu mevcuttur. Kayak Merkezi Dağın kuzey yamaçlarında yeralan Tekir Yaylası üzerindedir. Erciyes, Kayak Merkezi olmanın dışında, dağcılık sporu açısından ülkenin önemli dağlarından biridir.Ulaşım: Kayak tesislerine en yakın havaalanından (Kayseri-Erkilet) otobüsle 40 dakika, kent merkezinden 30 dakikada ulaşılmaktadır. Kayseri şehir merkezinden kayak tesislerine ulaşım özel araçlarla mümkündür. Ayrıca bir çok otel müşteriler için servis organize etmektedir. Coğrafya: Erciyes Dağınının doğu ve kuzey yamaçlarında yeralan kayak alanları 2200 -3100 metre yükseklikleri arasındadır. Kayak için en uygun zaman 20 Kasım-20 Nisan tarihleri arasıdır. Normal kış koşullarında kar kalınlığı 2 metre dolayında bulunmaktadır. Genellikle toz kar niteliğindedir. Yaz Kayağı, Tur Kayağı ve Helikopterli Kayak yapılması mümkündür. Yörede karasal iklim hüküm sürmektedir. Hakim rüzgar yönü güney ve batı yönlerindedir. Konaklama ve Diğer Hizmetler: Dört devlet konuk evi, bir otel bulunmaktadır. Konaklama yerlerinde lokanta, bar, yüzme havuzu, kayak hocası ile malzeme kiralama hizmetleri mevcuttur. Ayrıca büyük bir kafeterya ve sağlık ocağı bulunmaktadır. Mekanik Tesisler ve Pistler: Kayak merkezinde toplam 1905 kişi/saat 2 adet teleski ve 1 adet telesiyej olmak üzere 3 adet mekanik tesis mevcuttur.

Türkiye Kış turizmi İçin Güçlü Potansiyele Sahip

Yaz-kış üzerinden kar eksik olmayan dağlarıyla ve bu dağlarda yer alan kayak tesisleriyle önemli bir kış turizmi merkezi durumunda olan Türkiye'de, kuzeyden güneye, doğudan batıya birçok kayak tesisi bulunuyor. Bu tesisler günün gelişen teknolojilerine göre her geçen gün kendilerini yenilemeye çalışıyor.Kültür ve Turizm Bakanlığı kaynaklarından derlenen bilgiye göre, Türkiye'de bulunan kayak merkezlerinin başında Ağrı-Bubi Dağı, Ankara-Elmadağ, Antalya-Saklıkent, Bingöl-Yolaçtı, Bitlis-Merkez, Bolu- Kartalkaya, Bursa-Uludağ, Elazığ-Sivrice Hazarbaba, Erzincan-Bolkar, Erzurum-Palandöken, Gümüşhane-Zigana, Isparta-Davraz, İzmir-Ödemiş Bozdağ, Kastamonu-Ilgaz, Kars-Sarıkamış, Kayseri-Erciyes yer alıyor.Bu kayak merkezlerinde yer alan konaklama tesislerinde, toplam 8 bin adet yatak kapasitesi bulunurken, Kültür ve Turizm Bakanlığınca, kayak merkezlerindeki yatak kapasitesinin, 42 bin 7000'e çıkarılmasının hedeflendiği belirtildi. Kayak merkezlerine göre planlanan yatak kapasiteleri şöyle: ' Aksaray Hasandağı 3 bin 640, Antalya Akdağı 5 bin, Bayburt Kopdağı 810, Bolu Köroğlu 4 bin 500, Bursa Uludağ 3 bin 270, Erzurum Palandöken 8 bin 250, Gümüşhane Zigana 410, Isparta Devraz bin 800, Kastamanu-Çankırı Ilgaz bin 300, Kayseri Erciyes 3 bin 585, Muğla Erendağ 5 bin. ' BİNLERCE TURİST GELİYORTürkiye Seyehat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Karadeniz Yürütme Kurulu Başkanı Suat Gürkök, yaptığı açıklamada, ülke genelinde bulunan onlarca kayak merkezine binlerce yerli ve yabancı turistin geldiğini belirterek, Türkiye'nin çok önemli kış turizmi merkezi olduğunu söyledi. Gürkök, Rusya ve Avrupalı turistlerin kış turizmi için Türkiye'yi tercih ettiğini de ifade ederek, özellikle Rus turistlerin, Erzurum Palandöken ve Bursa Uludağ'a gittiğini vurguladı. Türkiye'nin kış turizmi için turist çeken ülkeler arasında ilk sıralarda yer aldığını vurgulayan Gürkök, ' Türkiye turizm alanındaki atakları, iklimi ve coğrafi yapısı ile güçlü bir potansiyele sahip ' dedi. Karadeniz Bölgesi'nde 4 mevsim 12 ay turizmi hedeflediklerini ifade eden Gürkök, Doğu Karadeniz'in kış turizmi için çok önemli bir potansiyele sahip olduğunu söyledi.

Ah Şu Kıs Turizmi

Değerli BHA okurları, affınıza sığınarak 2004 Ocak ayında yazmış olduğum bir yazıyı, yağmurlu geçen bir hafta sonundan sonra yeniden ilginize sunuyorum ve merak ediyorum, acaba 4 sene sonra da bu yazıda yazılanlar hala güncelliğini koruyacak mı? Ve halen aynı ise her şey, yazık olacak Bodrum adına boşa geçen bir dört seneye daha!..



Senelerdir memnuniyetsiz bir yaz sezonunu bitirip kış geldiğinde yine tartışmaya başlıyoruz, acaba ne yaparız da kışın yerli, yabancı turistleri Bodrum’a çekeriz diye... Tartışmak güzel şey ama biz senelerdir tartışıyoruz ve maalesef eyleme geçemiyoruz. Özellikle göreceksiniz seçim öncesinde yine bir çok proje tartışılacak ve hepsi birden 29 Mart günü ya unutulacak veya geniş boyutlarıyla yıllarca tartışılmaya devam edilecek! Ama geçen yağmurlarda gördüğümüz gibi aslında çok önemli avantajlarımızı kullanamamaktayız. Örneğin; Bodrum sokaklarının kışın rafting ve off-road yarışmaları için çok uygun olduğu çıktı ortaya, ya da Avrupa’da örnekleri olduğu gibi ortaçağ koşullarında yaşam sürme veya şehir içinde açık mekan bulmak amacıyla yön bulma yarışmaları düzenlenebilir, belki bu sayede turistler buraya çekilebilir. Şaka bir yana artık anlamalıyız ki Bodrum kış turizmi trenini kaçırmıştır. Kışın turist bir yere neden gelir önce buna bakmalıyız. Alışveriş için gelenlere Bodrum’un bir cennet olmadığı açıktır çünkü hem firmaları subvanse edecek büyük ölçekli kuyum veya deri firmaları yoktur hem de gelecekleri ağırlayabilecek kış şartlarına uygun tesislerimiz yoktur, o halde turist tabii ki Antalya’ya gidecektir. Kış sporları açısından ise sezonumuz son derece kısıtlıdır, son 20 yılda sadece bir gün kar yağmıştır bu sebeple bize turist gelmez. Kışın kaplıca turizmi tercih sebebidir, Bodrum’da yer altı sıcak su kaynakları olduğu kesindir ama daha önümüzde tartışmamız gereken 10 yıl olduğu için turistler Çeşme’ye, Ilıca’ya ve bunun gibi yerlere gitmektedir. Eğlence için bir zamanlar insanlar Bodrum’a gelirlerdi ama aynı eğlenceyi kendi şehirlerinde ve daha iyisiyle buldukları için bizler maalesef bu şansı da kaçırmış bulunmaktayız! Artık anlamak zorundayız sadece yaz turizmi ile işler hallolmuyor, 100-120 gün sağlanan doluluklar ile bütün seneyi ayakta tutmak mümkün değil. Böyle giderse Bodrum yakın bir gelecekte küçük ve orta ölçekli oteller ve işletmeler mezarlığına dönecektir. Allahtan ikinci konutlar var, kışın gelenlerin çoğu evine bakmak, onarmak ya da ilave yapmak için geliyor onlar da olmasa Bodrum hepten yanmıştı!!! Bence yerel yönetimlerin ve merkezi idare temsilcilerinin en önemli görevi; Bodrum için geleceğe yönelik bir Turizm vizyonu ortaya koymaları ve bunu bir eylem planı ile desteklemeleridir. Bunu başarmadıkları taktirde alt ve üst yapıda bir şey yapmalarına gerek yoktur çünkü bu hizmetleri talep edecek insan sayısı hızla düşecek ve şimdiye kadar yapılmış olanlar bir süre sonra yeterli hale gelecektir!!! Ben şahsen kış turizmi açısından sadece bir tek çıkış yolu görüyorum, o da; Bodrum’un bir kumarhane şehri haline dönüştürülmesidir. Ancak kuralları çok ince düşünülmüş ve kuralların yerel yönetimler ve yerleşik halk tarafından denetlenebildiği şekliyle. Bodrum yarımadasının girişi tektir, denetlemeler kolaylıkla yapılabilir, ulaşım kolaydır, bir çok avantajı vardır. Gerekli baskı hükümet üzerinde yaratılabilirse bu oluşum başarılabilir. Bu sayede Bodrum, özellikle kışın turist sorununu en kısa vadede çözer, otellerin, restoranların kışın kapanmasına gerek kalmaz. Tabii ki bu iş o kadar kolay değildir ama bir düşünün neden olmasın

Geçmişten Gelecege Turizm

turizm, insanların sürekli yaşadıkları yer dışına yaptıkları seyahatler ve gittikleri yerlerde geçici konaklamalarından doğan ihtiyaçlarının karşılanması ile ilgili faaliyetlerdir. insanlar, tarihin her çağında değişik nedenlerden dolayı seyahat etmişlerdir. ancak, günümüzde sanayinin gelişmesi, ulaşım ve haberleşme teknolojisinin ileri düzeye ulaşması, kişi başına gelirin artması, refah düzeyinin yükselmesi ve insanların kullanabilecekleri boş zamanlarının çoğalması; turizme, tarihte insanların ticari, dini ve askeri amaçlarla yaptıkları seyahatlerden çok farklı bir şekil vermiştir. bugünkü anlamıyla "turizm" deyimi, 19. yüzyılın sonlarına doğru kullanılmaya başlanmasına karşılık, 20. yüzyılın bir olgusu olarak gelişerek; günümüzde geniş kitleleri ilgilendiren sosyal ve ekonomik bir faaliyet haline gelmiştir. turizm ıı. dünya savaşından sonra hızla gelişmiş, daha geniş halk kitlelerine ve uzak mesafelere yayılmıştır. günümüzde parasal ve kitlevi bir olay haline gelen turizmin; yarattığı ekonomik, sosyal, kültürel ve politik etkiler, ülke ekonomilerinde ve özellikle uluslararası ekonomik ve politik ilişkilerde önemli sonuçlar doğurmaktadır. bu durum, yalnız uluslararası turizm hareketinden büyük pay alan gelişmiş ülkelerde değil, aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerde de turizme verilen önemi arttırmaktadır. turizm, insanların sürekli yaşadıkları yer dışına yaptıkları seyahatler ve gittikleri yerlerde geçici konaklamalarından doğan ihtiyaçlarının karşılanması ile ilgili faaliyetlerdir. insanlar, tarihin her çağında değişik nedenlerden dolayı seyahat etmişlerdir. ancak, günümüzde sanayinin gelişmesi, ulaşım ve haberleşme teknolojisinin ileri düzeye ulaşması, kişi başına gelirin artması, refah düzeyinin yükselmesi ve insanların kullanabilecekleri boş zamanlarının çoğalması; turizme, tarihte insanların ticari, dini ve askeri amaçlarla yaptıkları seyahatlerden çok farklı bir şekil vermiştir. bugünkü anlamıyla "turizm" deyimi, 19. yüzyılın sonlarına doğru kullanılmaya başlanmasına karşılık, 20. yüzyılın bir olgusu olarak gelişerek; günümüzde geniş kitleleri ilgilendiren sosyal ve ekonomik bir faaliyet haline gelmiştir. turizm ıı. dünya savaşından sonra hızla gelişmiş, daha geniş halk kitlelerine ve uzak mesafelere yayılmıştır. günümüzde parasal ve kitlevi bir olay haline gelen turizmin; yarattığı ekonomik, sosyal, kültürel ve politik etkiler, ülke ekonomilerinde ve özellikle uluslararası ekonomik ve politik ilişkilerde önemli sonuçlar doğurmaktadır. bu durum, yalnız uluslararası turizm hareketinden büyük pay alan gelişmiş ülkelerde değil, aynı zamanda gelişmekte olan ülkelerde de turizme verilen önemi arttırmaktadır. konusunda geniş içerikli bir ödev dosyasıdır. Bu ödev dosyası oldukça kapsamlı bir şekilde hazırlanmıştır.

Kış Turizm Bölge Ekonomisine Katkısı

kayak sporunun merkezinde bulunduğu ve buna uygun karlı ve eğimli alanlara yapılan seyahatleri, konaklama ve diğer hizmetlerden oluşan faaliyet ve ilişkilerin bütünü olarak tanımlanabilir. Kış turizmi, karlı ortamlara bağlı bir takım hareketleri ağırlıkla kapsadığı için, belli yükseklik ve eğime sahip, kayak ve diğer yürüyüş, tırmanış gibi alışkanlıkların yapılabilmesine imkan sağlayan yerlerin varlığını öncelikle gerekli kılar. Kayak yapmaya uygun kar varlığı da, kış turizminin en önemli bileşenleri arasındadır. Karın uzun bir süre kalması, kayak yapılabilme süresini arttırabilecektir. Tatillerini genellikle yaz mevsiminde geçiren insanlar, bu alışkanlıklarını kış mevsiminde de sürdürmeye başlamışlar ve dağ – kış turizmi hareketlerinin hızlanmasına neden olmuşlardır. Dolayısıyla, bu yönde giderek büyüyen talebi karşılayabilmek üzere turizmde gelişmiş ülkeler, dağ ve kış turizminin yoğunlaştığı yörelerde, çalışmalar yapmışlardır. Özellikle Orta Avrupa ülkelerinden İsviçre ve Avusturya’nın Alp dağlarında yarattıkları turizm olanaklarının, yaz turizmi ile önemli döviz girdisi sağlayan ülkeler ile yarıştıkları bir gerçektir. Türkiye'nin sahip olduğu turistik potansiyel, alternatif turizm açısından da eşsiz fırsatlar oluşturmaktadır. Dünya turizm talep eğimlerindeki gelişmeler, bunları kavramaya dönük girişimleri, hem kamu kesimi, hem de dinamik turizm sektörü olarak harekete geçirmiştir. Bu çerçevede gündeme gelen kış turizmi alt sektörünün, kaliteli, rekabetçi bir ürüne dönüştürülmesi çabaları, o açıdan daha iyi imkanlar sunan Orta ve Doğu Anadolu bölümlerinde sürmektedir. Kış turizmi açısından Türkiye iklimi, coğrafyası ve son yıllarda elde ettiği diğer turizm türlerindeki tecrübesi ile özgün kış turizmi projeleri gerçekleştirebilecek bir aşamaya gelmiştir. Hizmetler sektörü içinde yer almakla birlikte turizm, taşıdığı özellikler nedeniyle, diğer sektörlerle yakın ilişki içindedir. Turizm sektörü, turistik ihtiyaçların karşılanmasında ekonominin bütün sektörlerinden yararlandığı gibi, bazı sanayi kollarını içine almakta, bazılarına kendi ihtiyacına göre şekil vermekte, bir kısmını da yeniden meydana getirmektedir. Kış turizmi yatırım ve işletme faaliyetleri kuruluş yeri etrafında bulunan diğer sektörlerden girdi sağlayarak, kaynak yaratmaya yardımcı olur. Bölgedeki turizm faaliyetleri sonucunda yapılan turizm harcamalarının önemli bir kısmının bölge halkına gelir olarak yansıması, ayrıca sadece yaz aylarında değil yılın diğer aylarında da işsizliği azaltarak istihdam yaratma olanağı bölgenin ekonomik gelişimi açısından oldukça önem arz etmektedir. Giriş Turizm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük bir hızla gelişim gösteren ve buna bağlı olarak diğer sektörleri de etkileyerek gelişmelerinde öncü rol oynayan geniş bir sektör haline gelmiştir. Bu anlamda turizm sektörü, döviz girdilerinin artırılması ve istihdam yaratarak işsizliğin azaltılması gibi pek çok ülke için hayati değer taşıyan konularda önemli bir kaynak haline gelmiştir. Turizm sezonunun 12 aya yayılması yani turizm hareketlerindeki yoğunluğun yılın diğer aylarına da taşınması, dolayısıyla döviz girdilerinin yada turizmden elde edilen gelirlerin artırılması, turizm yatırımlarının daha verimli kullanılması ve bunun gibi turizmin bir çok olumlu sonuçlarının yansıması, alternatif turizm seçeneklerini gündeme getirmektedir. Turizm çeşitleri yönünden önemli bir potansiyele sahip olan ülkemiz, iklimi ve coğrafik özellikleri itibarı ile alternatif turizm çeşitlerinden biri olan kış turizmi açısından da elverişli bir bölgedir. Türkiye, kış mevsimi boyunca kar yağışı alan ve 4-6 ay süreyle karlarla kaplı olan elverişli kayak merkezlerine sahiptir. Bu kaynakların iç ve dış turizme yönelik olarak değerlendirilmesi amacıyla Turizm Bakanlığı’nca 12 adet kış sporları merkezi turizm merkezi olarak ilan edilerek planlı gelişmesi hedeflenmekte ve planlarda koruma-kullanma dengesi gözetilmektedir

Kartal Tepe Kış Turizmi

Ucu bucağı olmayan bir beyazlığın içinde kaybolup, bulutların üzerine çıkmaya, kısacası bembeyaz bir düşü gerçekten yaşamaya ne dersiniz? O halde buyurun Kartepe’ye… İzmit Körfezi ile Sapanca Gölü’ne bakan dağın zirvesinde, bembeyaz örtüsüyle sizi bir kayak tutkunu yapacak kadar etkileyici güzelliğin sahibi, Kartepe.
Yeşilin bin bir tonunu barındıran Maşukiye’den başlayan, 17 kilometre uzunluğundaki orman yolunu takip ederek yaptığınız yolculuk sizi bir masala taşıyor adeta. Kıvrımlı bir orman yolu içinde tabelaların her an geyik çıkabileceğini hatırlatması da bunun bir işareti. Bariyerlerle çevrili, ışıklandırılmış ve genişletilmiş asfalt yoldan geçerek, sonunda doğanın o muhteşem güzelliği içinde kaybolmaya geliyor sıra.
Aralık ayı sonunda kayak sezonunu açan Kartepe, İstanbul’a yaklaşık bir saatlik yakınlığıyla da kayağa gönül verenlere en yakın adres konumunda. Dört mevsim hizmet veren The Green Park Resort Kartepe, yaz aylarında kongre ve seminer merkezi konumundayken, kış mevsiminde şehrin gürültüsünden kaçmak isteyenler ve kayak tutkunları için birebir. Asırlık ağaçlarla bezenmiş bu doğa harikasında kulağınıza gelen su sesleriyle etrafınızdaki şelale ve dereleri keşfedebilirken, bir anda kendinizi beyazın ya da yeşilin içine saklanmış yollarda bulabiliyorsunuz.
Kartepe, dört mekanik kayak tesisi, 42 kilometrelik pist alanı ve 14 pistiyle, kayağın yeni cazibe merkezi olacağını müjdeliyor. Kayağa yeni başlayanları kolay pistler beklerken; usta kayakçılar, dik tepelerde yüksek dozda adrenalin salgılayacaklar. Özel ‘baby lift’ alanı da çocuklara ve çocuk kalmak isteyenlere ayrılmış.
Yarım pansiyon hizmet verecek tesislerde, eğlenmeniz ve dinlenmeniz için her şey düşünülmüş. Pistlerin en alt noktasında bulunan Kadıkonağı Restoran’da kayak sonrası dinlenebileceğiniz gibi; bir kadeh sıcak şarap eşliğinde, muhteşem et ve sucuk mangallarının tadına varabilir, yayılan müziğe kendinizi bırakabilirsiniz. Telesiyeje binip havadan Kartepe’nin güzelliğini izleyerek varacağınız Geyikalanı Tepesi’ndeki restoranda da şöminede çatırdayan odunların sesleriyle yemeklerinizi yiyebilirsiniz.
Bu güzellikten kendinizi bütün bir gün mahrum etmek istemiyorsanız, otelin sunduğu imkânlar sizi bekliyor. Spor salonu, saunası, buhar banyosu, hamamı ve kapalı yüzme havuzu, The Green Park Resort Kartepe’nin müşterilerine sunulan seçkin aktivitelerden sadece birkaçı. Damak tadınız için size karşı koyamayacağınız menüler sunan otantik restoranların kapısından girmelisiniz. İtalyan Restoran’da Akdeniz mutfağı ile seçkin balıkların lezzetini keşfedebilirsiniz. Et çeşitlerinden ve geleneksel yemeklerden hoşlanıyorsanız, yeriniz Osmanlı Restoranı demektir.
Üçbine yakın bitki çeşidi ile geyik, ayı, çakal ve tavşan gibi hayvanların aurası olan Kartepe, tenis kortu, voleybol sahaları ve FIFA standartlarına göre yapılmış iki çim sahasıyla da spor turizminin merkezlerinden biri olmaya aday.
İster yazın ortasında şehrin sıcağından kaçmak için, isterseniz kışın kapalı alanlara sığınma yerine doğaya kendinizi atmak ve kayak yapmak için gidin. Mutlu olmak için Kartepe, umduğunuzdan fazlasını bulacaksınız.

NASIL GİDİLİR?
İstanbul’dan çıkıyorsanız, TEM’den İzmit istikametine devam edin. 95 km. gittikten sonra İzmit Doğu Çıkışı tabelasından sapın. Gişelerden itibaren yol boyunca Kartepe levhaları sizi yönlendirecektir. Maşukiye’yle, gişelerden yaklaşık olarak 10 km. sonra karşılaşacaksınız. Maşukiye’den sonra 17 km.’lik yol sizi 1700 metredeki Kartepe’ye taşıyacak

Türkiye Kış Turimi

Türkiye genelinde kış turizmi için Isparta'dan Kars'a, Samsun'dan Antalya'ya 25 konaklama tesisinde 8 bin yatak kapasitesi bulunuyor. Kapasite 42 bin 700'e çıkarılacak Yaz-kış üzerinden kar eksik olmayan dağlarıyla ve bu dağlarda yer alan kayak tesisleriyle önemli bir kış turizmi merkezi durumunda olan Türkiye'de, kuzeyden güneye, doğudan batıya birçok kayak tesisi bulunuyor. Bu tesisler günün gelişen teknolojilerine göre her geçen gün kendilerini yenilemeye çalışıyor.Kültür ve Turizm Bakanlığı kaynaklarından derlenen bilgiye göre, Türkiye'de bulunan kayak merkezlerinin başında Ağrı-Bubi Dağı, Ankara-Elmadağ, Antalya-Saklıkent, Bingöl-Yolaçtı, Bitlis-Merkez, Bolu- Kartalkaya, Bursa-Uludağ, Elazığ-Sivrice Hazarbaba, Erzincan-Bolkar, Erzurum-Palandöken, Gümüşhane-Zigana, Isparta-Davraz, İzmir-Ödemiş Bozdağ, Kastamonu-Ilgaz, Kars-Sarıkamış, Kayseri-Erciyes yer alıyor.


Bu kayak merkezlerinde yer alan konaklama tesislerinde, toplam 8 bin adet yatak kapasitesi bulunurken, Kültür ve Turizm Bakanlığınca, kayak merkezlerindeki yatak kapasitesinin, 42 bin 7000’e çıkarılmasının hedeflendiği belirtildi. Kayak merkezlerine göre planlanan yatak kapasiteleri şöyle: “Aksaray Hasandağı 3 bin 640, Antalya Akdağı 5 bin, Bayburt Kopdağı 810, Bolu Köroğlu 4 bin 500, Bursa Uludağ 3 bin 270, Erzurum Palandöken 8 bin 250, Gümüşhane Zigana 410, Isparta Devraz bin 800, Kastamanu-Çankırı Ilgaz bin 300, Kayseri Erciyes 3 bin 585, Muğla Erendağ 5 bin.”

BİNLERCE TURİST GELİYOR

Türkiye Seyehat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Karadeniz Yürütme Kurulu Başkanı Suat Gürkök, yaptığı açıklamada, ülke genelinde bulunan onlarca kayak merkezine binlerce yerli ve yabancı turistin geldiğini belirterek, Türkiye’nin çok önemli kış turizmi merkezi olduğunu söyledi. Gürkök, Rusya ve Avrupalı turistlerin kış turizmi için Türkiye’yi tercih ettiğini de ifade ederek, özellikle Rus turistlerin, Erzurum Palandöken ve Bursa Uludağ’a gittiğini vurguladı. Türkiye’nin kış turizmi için turist çeken ülkeler arasında ilk sıralarda yer aldığını vurgulayan Gürkök, “Türkiye turizm alanındaki atakları, iklimi ve coğrafi yapısı ile güçlü bir potansiyele sahip” dedi. Karadeniz Bölgesi’nde 4 mevsim 12 ay turizmi hedeflediklerini ifade eden Gürkök, Doğu Karadeniz’in kış turizmi için çok önemli bir potansiyele sahip olduğunu söyledi

Türkiyede Kayak Turizmi

Türkiye turizm alanındaki atakları, iklimi ve coğrafi yapısı ile güçlü bir potansiyele sahiptir. Ülke genelinde bulunan onlarca kayak merkezine binlerce yerli ve yabancı turistin geldiği Türkiye çok önemli kış turizmi merkezi haline gelmiştir.

Bilhassa, Rus ve Avrupalı turistler kış turizmi için Türkiye'yi tercih etmekte, özellikle Rus turistler Erzurum Palandöken ve Bursa Uludağ'a gelmektedirler. Türkiye kış turizmi için turist çeken ülkeler arasında ilk sıralarda yer almaktadır.

Bu arada, kış turizmi için çok önemli bir potansiyele sahip olan Karadeniz Bölgesi'nde de 4 mevsim 12 ay turizm hedeflenmektedir.

Türkiye`de irili ufaklı yaklaşık 20`ye yakın kayak merkezi olmakla beraber, tesislere ulaşımın kolaylığı, pistlerin kalitesi ve uygunluğu bakımından en elverişli kayak merkezleri yan tarafta sıralanmıştır.

Bu kayak merkezlerinde yer alan konaklama tesislerinde, toplam 8 bin adet yatak kapasitesi bulunurken, Kültür ve Turizm Bakanlığınca, kayak merkezlerindeki yatak kapasitesinin, 42 bin 700'e çıkarılmasının hedeflendiği belirtilmektedir. Kayak merkezlerine göre planlanan yatak kapasiteleri şöyledir :

"Aksaray Hasandağı 3 bin 640, Antalya Akdağı 5 bin, Bayburt Kopdağı 810, Bolu Köroğlu 4 bin 500, Bursa Uludağ 3 bin 270, Erzurum Palandöken 8 bin 250, Gümüşhane Zigana 410, Isparta Devraz bin 800, Kastamanu-Çankırı Ilgaz bin 300, Kayseri Erciyes 3 bin 585, Muğla Erendağ 5 bin."

Kayak merkezlerine ulaşım gerek özel araçlarla gerekse özel tur şirketlerinin düzenlediği turlarla sağlanabilir. Kayak merkezlerindeki hava ve yol şartları göz önüne alındığında, özel araçlarda zincir bulundurulması önem taşımaktadır.

Kayak merkezlerine gidiş günübirlik veya birkaç günlük olabilir. Her kayak merkezinde; özel işletmelere ait oteller bulunmakla beraber, bazı merkezlerde de bazı kamu kuruluşlarına ait konaklama tesisleri de yer almaktadır. Diğer bir seçenek ise; İzmit, Kayseri gibi şehir merkezlerine yakın kayak bölgelerinde, geceyi şehir merkezinde geçirmek şeklinde olabilir.

Günübirlik gidilecek kayak merkezlerine erken gitmek gezinin en önemli noktalarından biridir. Kayak merkezlerindeki pistler sabah 0800–0900 gibi hizmete açılmakta, akşam 1600–1700 sularında da pistler kapanmaktadır.

Kayak merkezlerinde bulunan pistler ve pistler üzerindeki teleferik ve telesiyejler mevcut oteller tarafından işletilmektedir. Her otelin kendine ait pistleri bulunmaktadır. Bu pistlerden faydalanmak için her otel tarafından günlük bir ücret talep edilmektedir.

Kış Turizm Merkezinde Tatil Yoğunluğu

Kış turizm merkezleri, yılbaşı ve Kurban Bayramı'nın ardından okulların yarıyıl tatilinde olması nedeniyle yoğunluk yaşıyor.

Uludağ, okulların yarıyıl tatilini fırsat bilerek kayak yapmak isteyen öğrencileri ağırlıyor.

Kayak yapmayı bilmeyen öğrencilerin özel düzenlenen kurslara katıldıklarını belirten işletmeciler, dağda kongre turizminin de başladığını açıkladı.

Kar kalınlığının 75 santimetre, sıcaklığın eksi 6 derece, görüş mesafesinin de 100 metrenin altında olduğu Uludağ'da kar yağışının da sürmesi bekleniyor.

Kartalkaya Kayak Merkezi'nde kar kalınlığı da 120 santimetreye ulaştı.

Bolu Meteoroloji Müdürlüğü yetkilileri, kar yağışının etkisini sürdüreceği Bolu'da hava sıcaklıklarının 6-8 derece düşeceğini belirtti.

Tatil nedeniyle özellikle öğrenci ve velililerinin yoğun ilgi gösterdiği Ilgaz Dağı'nda da doluluk oranı yüzde 100 oldu.

Otel işletmecileri, Kastamonu ve çevre illerden günü birlik gelen tatilcilerle birlikte sezonun en yoğun günlerini yaşadıklarını açıkladı.

Erciyes Kayak Merkezi'nde ise pistlerdeki kar kalınlığının 10-20 santimetre arasında değişmesi nedeniyle profesyonel kayakçılar kayağa çıkmıyor.

Palandöken Kış Turizm Merkezi'ndeki kayak merkezinin misafirleri, kristal özellikteki kar ile sarıçamlar arasında keyifle kayak yapma imkanı buluyor.

Kayak merkezindeki Çamkar Otel'de doluluk oranı yüzde 80'e Toprak Otel'de ise yüzde 50'ye ulaştı.

Kocaeli'ndeki Samanlı Dağları'nın zirvesi olan Kartepe Kayak Merkezi'nde geçtiğimiz yıl hizmete açılan The Green Park Kartepe Resort Otel ve Kayak Tesisleri'nde de kar kalınlığı 1-1.5 metreye kadar yükseldi. Pistlerde iki haftadır kayak yapılabiliyor.

Elazığ'ın Sivrice ilçesi Hazarbaba Dağı'nın eteklerinde bulunan Hazarbaba Kayak Merkezi'ne de Diyarbakırlı kayakseverler yoğun ilgi gösteriyor. Merkeze, Elazığ'dan hafta sonları 09.00, 10.00 ve 11.00 saatlerinde servis kaldırılıyor.

Bayram tatili nedeniyle yaklaşık 5 bin kişiyi ağırlayan Bozdağ Kayak Merkezi'nde

Antalya Kış Turizm

Saklıkent Kayak Merkezi
Antalya’nın batısında Bey Dağları üzerinde, Antalya kent merkezine 50 km. kuzeybatıda yer almaktadır. Antalya’ya yakınlığı nedeni ile bir günde iki mevsimin birden yaşanabildiği ender yerlerden biridir.

50 km’lik Antalya-Saklıkent yolunun 11. km’si (Antalya-Doyran köyü çıkışı) asfalttır. Şehir merkezinden tesise otobüs, taksi ya da otellerin servis araçlarıyla bir saatte ulaşılmaktadır.

2550 m. yükseklikteki Bubi Dağında, kayak alanları 2000-2400 m. yükseklikler arasındadır. Kayak mevsimi kısadır. Kar kalınlığı kayak mevsiminde 50-100 cm’dir. Karasal iklim hüküm sürmektedir.

240 kişi/saat ve 340 kişi/saat kapasiteli iki adet teleski hizmet vermektedir. İki adet pist, kolay ve orta zorluk derecesindedir.

Alanya Akdağ Kış Sporları Turizm Merkezi
Antalya-Alanya kıyı bandında oluşan yatak kapasitesinin kullanımının tüm yıla yayılmasında aktivite olarak kullanılmak üzere turizm merkezi olarak ilan edilmiş ve planlama çalışmalarına başlanılmıştır. Planlı yatak kapasitesi 5000, mekanik tesis kapasitesi 3600 kişi/saattir.

Karsta Kış Turizm

Kış sporları ve kış turizmi bakımından Türkiye�nin birinci derecede öncelikli beş merkezinden biri olan Kars-Sarıkamış Kayak Merkezi çevresi ünlü sarıçam ormanları ile kaplı, 2200-2900 metre yükseklik gösteren bir plato üzerinde yer almaktadır. Sarıkamış Kayak Merkezi, Kars�a 54 km, Erzurum�a 153 km uzaklıkta olup, Kars havaalanına 40 dakikalık mesafededir.

Nazım imar planları, Turizm Bakanlığı�nca hazırlanan Sarıkamış Kayak Merkezi toplam olarak "15.000/kayakçı/gün" potansiyel kullanım kapasitesi sunmaktadır. İlçe merkezinin güneydoğusunda Cıbıltepe (2200-2634 m), batısında Süphan Dağı (2200-2900 m), doğusunda ise Ağbaba (2200-2810 m) kayak alanları yer almaktadır.

Bu üç yer arasında "birinci gelişme bölgesi" olarak saptanan, öncü ve örnek yatırımlara açılmış olan Cıbıltepe Kayak Merkezi, yaklaşık "5.000/kayakcı/gün" büyüklüğünde bir kapasite sunmaktadır.

Cıbıltepe kayak alanında 2 adet telesiyej tesisi (birincisi 1437 m, ikincisi 1807 m uzunlukta ) hizmete açılmıştır. 1998 yılı itibariyle toplam 250 yatak kapasiteli 3 tesisin bulunduğu Sarıkamış Kayak Merkezi'nde inşaatına başlanan 3 otelin bitirilmesi durumunda bu sayıya 974 yatak daha ilave edilecek ve yatak kapasitesi 1.224 olacaktır.

Normal kış koşullarında yılda ortalama olarak 4 ay, 8 ile 100 cm kalınlığında karla kaplı olan Sarıkamış�ta, en uygun kayak mevsimi 10 Aralık-10 Nisan tarihleridir. Sarıkamış çevresi özellikle 'Alp ve Kuzey Disiplini' kayak uygulamaları ile 'kayak safari' ve 'kızaklı geziler' için çok uygun ortam sunmakta, snowboard sporu ise kısmen yapılabilmektedir. Sarıkamış Kayak Merkezi Slalom, Büyük Slalom ve Süper-C kayak türlerini yapmaya elverişlidir

Ankara Kış Turizm

Genel Coğrafya ve Yeryüzü Şekilleri: 26.897 km2 lik bir alana sahip olan Ankara, 39o57'N enlemi ile 32o53'E boylamları arasında yer almaktadır. Ortalama olarak deniz seviyesinden yüksekliği 890 metredir.Doğusunda Kırıkkale ve Kırşehir, kuzeyinde Çankırı ve Bolu, kuzeybatısında Bolu, batısında Eskişehir, güneyinde Konya ve Aksaray illeri bulunmaktadır. Ankara, Orta Anadolu'nun kuzeybatısında bulunan Kızılırmak ve Sakarya nehirlerinin kollarının oluşturduğu ovalarla kaplı bir bölgedir. Bu bölgede orman alanları ile step ve bozkır alanlarını bir arada görmek mümkündür. İlin kuzey sınırının Kuzey Anadolu sıra dağlarının kolları olan dağlar, Orta Anadolu düzlüklerinin devamı olan ovalar çizer. Güney kısmında Tuz Gölü çanağı, Kepez Ovaları ve Hacıbekirözü gibi düzlükler bulunur. Bu düzlükler arasında volkanik Karadağ ile Karasimir Dağı, Paşa Dağı ve Teke Dağı yükselir.Orta kesimlerden kuzeye doğru yaklaştıkça Haymana, Bala hattının kuzeyinde Kuzey Anadolu sıra dağları ile irtibatları bulunan dağ sıraları belirir. Bunların arasında İdris ve Elmadağları yükselir. Güney Batı Kuzey-Doğu doğrultusunda Güre, Elma, İdris, Karyağdı-Mire-Aydos-Çile, Ayaş ve Hıdır dağ sıraları arasında çöküntü alanları ve kıvrılmalarından dolayı Balaban, Mogan Gölü, Çubuk, Mürted ve Babayakup Ovaları meydana gelmiştir. Ankara Ovası doğu-batı yönünde uzanmıştır. Sakarya ve Kızılırmak nehir kolları arasında çukurlarda münferit olarak yüksek sıradağları görmek mümkündür. Kuzeyde, Çubuk ve Kızılcahamam ilçelerinde yer yer sarp görünüşlü Yıldırım, Işık ve Yakut dağları, Batıda Ayaş, Beypazarı ve Nallıhan ilçelerinin kuzey sınırları Karakiriş, Kartal ve Manastır dağları ile çevrilmiştir. Güney bölgedeki dağlar tatı meyilli, yuvarlak sırtlı ve üzerleri düzdür. Bu alanda yükseklikler 1050-1500 m. arasındadır.İl sınırları içinde Mogan, Eymir, Karagöl, Kurumcu ve Samsun gölleri bulunur. Bölgede yer yer volkanik arazilere rastlanır. Bu kütle üzerinde 2378 m. yüksekliğindeki Köroğlu Dağı ile Mahya Tepesi (2006 m.) yükselir. İlin güneydoğusunda Hüseyingazi dağı kültesi bulunur.İlin arasizisini Sakarya ve Kızılırmak nehirleri ile Çubuk Çayı, İncesu ve Ova Çayları sular.İklimi : İlin geniş arazisinde yer yer iklim farklılıkları görülür. Güneyde, İç Anadolu ikliminin bariz özellikleri olan step iklimi, kuzeyde ise, Karadenz ikliminin ılıman ve yağışlı halleri görülebilir. kara ikliminin hüküm sürdüğü bu bölgede kış sıcaklıkları düşük, yaz ise sıcak geçer. En sıcak ay Temmuz-Ağustos, en soğuk ay ise Ocak ayıdır.Bölgeye düşen yağış miktarları kuzey ve güney kesimlerde farklılık gösterir. Kuzeyde Kızılcahamam ve Çubuk, Karadeniz yağış rejimi özelliğini; güney ise İç Anadolu karakterini taşır. Bölgenin yapısı gereği özellikle kış aylarında sis olayı oldukça fazla görülür ve hayatı etkiler.İl bazında ortalama sıcaklık 10-13oC arasında, aylık ortalama yağış miktarı da 11-55 mm arasındadır. En yüksek sıcaklık değeri 41.4oC ile Sarıyar istasyonunda; en düşük sıcaklık da sıfırın altında 32.2oC ile Esenboğa istasyonunda kaydedilmiştir. Donlu günler sayısı yılda ortalama 60-117 arasında, karla örtülü günler sayısı ise yılda toplam 10-70 gün arasında değişmektedir. En yüksek kar kalınlığı 82 cm. olarak Kızılcahamam istasyonunda kaydedilmiştir.İl merkezi ve istasyonların rüzgar durumuna genel olarak bakıldığında; hakim rüzgarın topografik yapıya bağlı olarak değişim gösterdiği açıkça görülür. Buna göre hakim rüzgar Ankara (merkez), Esenboğa, Çubuk, Ayaş ve Yenimahalle'de kuzeydoğu, Haymana (İkizce), Sincan, Dikmen ve Nallıhan'da batı, Polatlı ve Şereflikoçhisar'da kuzey, Etimesgut ve Elmadağ'da güneybatı, Kızılcahamam'da güneydoğu ve Beypazarı'nda kuzey-kuzeydoğudandır. Kuvvetli rüzgarların görüldüğü aylar mart ve nisan aylarıdır. Ankarada tespit edilen en yüksek rüzgar hızı güne, güneydoğu yönünden 32.1 m/sn. dirNormal şartlarda günlük olarak basıncın değerlerinde fazla değişiklik görülmez. Ancak yurdumuzu etkileyen hava kütlelerine bağlı olarak değişmeler gözlenir. Uzun yıllar değerlerine göre; ankara'nın ortalama basınç değeri 912.7 mb., tespit edilen en yüksek basınç değeri 936.5. mb. ve en düşük basınç değeri 882.6 mb.dır.Bitki Örtüsü: Etrafı dağlarla çevrili olan Ankara, kışları soğuk, yazları kurak geçen bir iklime sahiptir. En yağışlı mevsim ilkbahardır.Bu iklim şartları ve topografik yapı Ankara ve çevresinde iki ayrı bitki topluluğunun (step ve orman) gelişmesine imkan sağlamıştır. Yörede en yaygın olan bitki topluluğu step (bozkır)tir. Step bitki örtüsü az yağış alan çukur alanlarda ve platolar üzerinde yaygın haldedir. Bu bitki topluluğu içinde ağaç yok denecek kadar azdır. Genelde dikenli çalılar dikkati çeker. Bunun yanısıra akarsu boylarında sıralar halinde görülen iğde, söğüt ve kavak ağaçları step içerisinde yer alır. Step bitki örütüsünün en yaygın türlerini otlar oluşturur. Çoğu küçük boylu olan bu bitkiler birbiri yanında ve kümeler halinde toplanmıştır. Step bitki topluluğunun başlıca türlerini kısa boylu çayırlıklar, ayrıkotu, keven, sorguçotu, üzerlik otu, katırtırnağı, yabani arpa, püsküllü çayır, hardalotu, yemlikotu, yılgınotu, yavşanotu, gelincik, papatya, hatmi, kekik, sütleğen, ballıbaba, yabani gül, böğürtlen ve isimlerini sayamadığımız birçok bitki oluşturur.Ankara çevresinde plato üzerinde yükselen münferit dağlar ile kuzeydeki dağlık sahada yağışlardaki artış yüzünden orman örtüsü kendini belli etmeye başlar. Bozkır (step) ortasında adacıklar halinde görülen ormanlar, genelde tahripten arta kalan korulardır. Bu tür ormanlarda hakim ağaç türü karaçam, ardıç ve yer yer meşedir. Kurakçıl orman deyimiyle adlandırılan bu ormanlara en güzel önreği, Beynam Ormanı oluşturmaktadır. Ankara'nın kuzeyindeki Kızılcahamam ilçesi yakınlarından başlamak üzere orman örtüsü sıklaşmaya ve gürleşmeye başlar ki, burada iğne yapraklı ağaçlar yaygın türü oluştururlar.Ulaşımı: Karayolu, demiryolu ve havayolu ile ulaşım sağlanmaktadır. Türkiye’nin karayolu ve demiryolu ağı merkezinde olması nedeniyle ülkenin her yerine ulaşmak mümkündür. İç ve dış hatlarla hizmet veren uluslararası havalimanı bulunmaktadır.Tarihi: Ankara’nın ilk yerleşim tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak bölgede yapılan araştırmalar, kentin Paleolitik Çağ’dan itibaren yerleşme alanı olduğunu göstermektedir. Kızılcahamam yöresinde yapılan araştırmalarda; Paleolitik Çağ’a ait buluntulara rastlanmış olup, Eti Yokuşu, Ahlatlıbel, Karaoğlan ve Koçumbeli’nde de Eski Tunç Çağı’na ait buluntular ortaya çıkarılmıştır.Hitit eserlerinde sık sık rastlanan Ankuva, muhtemelen bugünkü Ankara kentinin bulunduğu yerdir. Mürtet Ovası yakınındaki Bitik’te Hitit yerleşmesi ve Haymana ilçesi yakınlarındaki Gâvurkale’de Hitit dönemine ait önemli bir kutsal yerleşim bulunmaktadır. Ankara’nın kent olarak ilk kuruluşu Phyrigia dönemindedir. Phyrigia’nın başkenti Gordion bugünkü Ankara sınırları içinde kalmaktadır ve İç Anadolu’nun en önemli antik kentlerinden birisidir. Efsanelere göre Ankara’yı da büyük Phyrigia Kralı Midas kurmuştur. Phyrigialılar buraya gemi çapası anlamına gelen “Ankyra” adını vermişlerdir. Yörede bulunan tümülüsler, özellikle M.Ö. 750-500 yılları arasında Ankara yöresinde Phyrigia yerleşmesinin önemini göstermektedir. Phyrigia Devleti’nin yıkılmasından sonra Lydialıların ve daha sonra Perslerin hâkimiyetine geçen kentin Pers Kralı I. Dareios döneminde (M.Ö. 522-486) yapılmış olan ünlü kral yolu üzerinde küçük bir ticaret merkezi olduğu bilinmektedir. Aradan iki asır geçtikten sonra Büyük İskender, Anadolu’daki Pers hâkimiyetine son vermiştir. M.Ö. 278-277 yılında Avrupa’dan Anadolu’ya gelen Galatların bir kolu olan Tektosagların Ankara’yı başkent yaptıkları bilinmektedir. Ankara Kalesi’nde görülen ilk yapı bu devirden kalmadır. Roma İmparatoru Augustus M.Ö. 25 yılında kenti Galatlardan alarak bu bölgeyi Roma’nın bir eyaleti olarak Roma İmparatorluğu’na bağlamış ve Ankara’yı Galatia’nın başkenti yapmıştır. 1. ve 2. yüzyıllarda Ankara, Anadolu’da Roma yol ağının çok önemli bir kavşağı niteliğini kazanmış, yönetimsel ve askeri işlevleri gelişmiş bir kenttir. Roma İmparatorluğu’nun zayıflaması ile 3. yüzyılda Ankara önemini kaybetmiştir. Daha sonra Bizans İmparatorluğu’nun eline geçen kent 334-1073 yılları arasında Bizans İmparatorluğu’nun hâkimiyeti altında kalmıştır. 1071 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Malazgirt’te Bizans ordusunu yenmesinden sonra 1073 yılında Ankara Türklerin eline geçmiştir. Bu tarihten başlayarak Osmanlılar tarafından Anadolu’nun siyasal birliğinin kurulmasına kadar geçen sürede kent, Türk beylikleri, Bizans ve Moğol egemenliği altında değişik dönemler geçirmiştir. 1300’lü yıllardan başlayarak Ahi merkezlerinden biri olarak ticari işlevlere sahip olan Ankara, Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselme döneminde de önemli bir ticaret merkezi olmaya devam etmiştir. Ankara’daki Ahi örgütü, kervanların ve ordunun deri ve demirden yapılmış malzeme gereksinimini karşılıyor ve aynı zamanda İç Anadolu’da geniş bir bölgede üretilen tiftik Ankara’da işleniyordu. 19. yüzyıla kadar önemini koruyan Ankara, daha sonra önemini yitirmeye başlamış, kentin 1892 yılında bir demiryolu ile İstanbul’a bağlanması da bu durgunluğu çözememiştir. 20. yüzyılın başında yaşanan savaşlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı ve 1917 yangınının da etkisi ile daha da gerileyen kent, Kurtuluş Savaşı sırasında yeniden önem kazanmaya başlamıştır. Kurtuluş Savaşımızın idare edildiği bir merkez olarak, adı milli mücadelemizin sembolü haline gelen Ankara 13 Ekim 1923’te başkent olmuştur. Korunan Alanlar (Milli Parklar ve Tabiat Parkları)Soğuksu Milli Parkı Tel: 736 11 15Konumu ve Önemi: 1959 yılında tesis edilmiş bulunan Soğuksu Milli Parkı, Ankara İli Kızılcahamam İlçesi mülkî hudutları içerisinde 1050 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Ankara'ya 80 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır.Turistik bakımdan büyük bir önem taşıyan, Kızılcahamamı çevreleyen ormanların flora yönünden step ile orman zonu arasında bir geçit teşkil etmesi sebebiyle biyolojik bakımdan ayrı bir özellik taşımaktadır. Bu sebeple mevcut ormanların korunması ve imarı amacıyla ve Ankara'ya çok yakın bir mesafede bulunmasından dolayı Milli park olarak tefrik edilip değerlendirilmiştir.Milli Park; Bilimsel ve estetik bakımdan, Milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat parçalarını ifade ettiğine göre; Soğuksu Milli Parkı'nın ayrılış sebepleri daha iyi anlaşılmaktadır.Tabii Özellikleri: Soğuksu Milli Parkı, en yakın köye yedi kilometre uzaklıktadır. Bölge ormanlarının bulunduğu saha volkanik arazi parçasıdır. Bu bakımdan, bu tip arazilere özgü vasıflardan olmak üzere civarında sıcak ve soğuk su kaynakları bulunmakta olup, bunlar kaplıca olarak da değerlendirilmektedir. Soğuksu Milli Parkın'da yükseklik 1000-1800 metre arasında değişmektedir. En yüksek tepesi 1789 metre rakımlı Arhul Tepesidir.İklim: Soğuksu Milli Parkında yıllık ortalama sıcaklık 11.9°C, en yüksek sıcaklık 35.6°C, ve en düşük sıcaklık ise 14.6°C civarındadır. Ortalama yağış miktarı 350.3 mm., yıl içinde yağmurlu gün sayısı 209, kapalı gün sayısı 81 'dir.Bitki Örtüsü: Seri ormanları genellikle koru ormanı görünümündedir. Parkta mevcut orman ağaçları sarıçam, karaçam, köknar, meşe olup, bunların ormandaki karışım oranları; Sarıçam %65, Karaçam %24, Köknar %6, Meşe %5'tir.Milli Park flora yönünden de oldukça zengindir. Çeşitli çayır otları ve çiçekleri mevcut olup, ayrıca yabani çilek, yabani gül, ağaççıklar da vardır. Milli Parkın 800 hektarı ormanlık saha, 250 hektarı içe açıklık sahadır. Açık sahalar sarıçam ve karaçam fidanları ile ağaçlandırılmıştır. Milli Park sahasının 1/3'ü kullanma ve 2/3'ü ise koruma sahası olarak tefrik edilmiştir.Hayvan Topluluğu: Milli Park sahasında yaban domuzu, ayı, tilki, çakal, sincap ve tavşan gibi hayvanlar ve otuzbeşin üzerinde kuş çeşidi bulunmaktadır.Sosyal Durum: Soğuksu Milli Parkı'na giriş ücretlidir. Kullanma sahasında; 8000 ziyaretçinin ihtiyacını karşılayacak piknik masası, piknik ocağı, çöp bidonu, çeşmeler, tuvaletler ve yağmur sığmakları mevcut bulunmaktadır. Bu tesislere ayrıca her yıl yenileri ilâve edilmektedir. Yılda ortalama 500.000 kişinin ziyaret ettiği Soğuksu Milli Parkı ziyaretçilerinin çoğunu, ilkbahar ve sonbaharda Ankara'dan hafta sonu geçirmek üzere gelenler teşkil etmektedir.Milli Park dahilinde bir adet idare binası, bir adet sekiz yataklı misafirhane, iki adet gazino, bir adet memba suyu işletmesi, bir adet büfe, 500 kişilik açık hava tiyatrosu ve 80 yatak kapasiteli her türlü konforu haiz bir turistik otel mevcuttur. Koruma yönünden bir adet polis karakolu vardır.Ayrıca Milli Park haricinde parka bağlı pırnak, keklik ve çil üretme istasyonu bulunmaktadır. Üretme istasyonunda kınalı keklik, çim keklik, şahin, sülün, bıldırcın ve güvercin bulunmaktadır.Park içinde 16 kilometrelik çevre yolu mevcut olup, park sahası bu yolla tamamen gezilebilecek durumdadır. Ayrıca piknik alanlarına giden yollar da vardır.Soğuksu Milli Parkında çadır kurulabileceği gibi, karavanlı kamp yapmak da mümkündür. Park sahasında dağ turizmine meraklı olanlar için de imkan mevcuttur. Parkın her köşesinde manzara çok çeşitli ve günün her saatinde değişik güzelliktedir.Müzeler ve ÖrenyerleriAnadolu Medeniyetleri Müzesi : Müze, Ankara Kalesi’nin güneydoğu kısmında, Atpazarı olarak bilinen semtte bulunan iki Osmanlı yapısından meydana gelmektedir. İki yapıdan birisi olan Mahmut Paşa Bedesteni’nin, Fatih dönemi baş vezirlerinden tarafından 1464-1471 tarihleri arasında yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Yapının planı klasik tiptedir. Ortada 10 kubbe ile örtülü dikdörtgen planlı kapalı mekân, karşılıklı yerleştirilen üstü beşik tonozlarla örtülü 102 dükkândan meydana gelen bir arasta ile çevrilmektedir. İkinci yapı olan Kurşunlu Han, tahrir defterlerine ve sicil kayıtlarına dayanan son araştırmalara göre Fatih dönemi baş vezirlerinden Mehmet Paşa’nın Üsküdar’daki imaretine vakıf olarak yaptırılmıştır. Kitabesi yoktur. 1946 yılındaki onarımda II. Murat'a ait sikkeler ele geçirilmiştir. Bu buluntular, hanın 15. asrın ilk yarısında var olduğunu kanıtlar niteliktedir. Han, Osmanlı devri hanlarının tipik plan karakterinde olup ortada avlu ve revak sırası ile, bunları çeviren iki katlı odalardan oluşur. Zemin katta 28, birinci kata 30 oda yer alır. Hanın kuzey cephesinde 11, doğu cephesinde 9 ve giriş eyvanı içerisinde karşılıklı yerleştirilen 4 dükkân yer alır. İki yapı da 1881 yılındaki yangından sonra terk edilmiştir. Atatürk’ün telkinleriyle merkezde bir “Eti Müzesi” kurulması isteği üzerine Kültür Müdürü Hamit Zübeyir Koşay tarafından Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan’a yapılan öneri sonunda, Mahmut Paşa Bedesteni ve Kurşunlu Han, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından satın alınarak 1938 yılından 1968 yılına kadar süren onarımlar sonunda Ankara Arkeoloji Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Kendine özgü koleksiyonları ile dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde, Anadolu’nun arkeolojik eserleri Paleolitik Çağ’dan başlayarak, Osmanlı dönemine kadar kronolojik bir sırayla sergilenmektedir. Bedestenin yan salonlarında kronolojik düzen içinde, Paleolitik, Neolitik, Eski Tunç, Assur Ticaret Kolonileri, Hitit, Phyrigia, Urartu dönemlerine ait, Karain, Çatalhöyük, Hacılar, Can Hasan, Beyce Sultan, Alacahöyük, Karaz, Mahmutlar, Eskiyapar, Elmalı, Kültepe, Acemhöyük, Boğazköy, Gordion, Pazarlı, Altıntepe, Adilcevaz, Patnoz kazılarından gelme çeşitli koleksiyonlar ve Yunan, Roma, Bizans dönemlerine ait örnekler; bedestenin orta salonunda, Hitit İmparatorluk (Alacahöyük) ve Geç Hitit (Malatya, Karkamış, Sakçagözü) kentlerinin giriş kapılarına ait taş kabartmalar kazıda bulundukları biçimde sergilenmektedir. Anadolu Medeniyetleri Müzesi, 19 Nisan 1997 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentinde 68 müze arasında birinci seçilerek “Yılın Müzesi” unvanını elde etmiştir. Etnografya Müzesi : Etnografya, Ankara’nın Namazgâh adıyla anılan semtinde, Müslüman mezarlığı olan tepede kurulmuştur. Müze 18.7.1930 yılında halka açılmış ve 1938 yılının Kasım ayında iç avlusu geçici kabir olarak ayrılmış, Atatürk’ün naaşı, 1953 yılında Anıtkabir’e nakline değin, burada kalmıştır. Bu kısım halen Atatürk’ün anısına hürmeten sembolik bir kabir şeklinde korunmaktadır. Binanın mimarı cumhuriyet döneminin ilk mimarlarından olan Arif Hikmet Koyunoğlu’dur. Bina dikdörtgen planlı olup, tek kubbelidir. Yapının duvarları küfeki taşıyla kaplanmıştır. Alınlık kısmı mermerden ve oyma süslüdür. Dört sütunlu, üçlü bir giriş sistemi vardır. Kapıdan girilince kubbealtı holüne ve buradan da iç avlu denilen sütunlu kısma geçilir. Müzenin önünde duran bronz Atatürk heykeli 1927 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nca İtalyan heykeltıraş P. Cononica’ya yaptırılmıştır. Müzede maden eserler, dokuma giysi, silah ve ağaç işçiliği sergilenmektedir. Geleneksel Türk sanatının nadide örnekleri arasında Anadolu’nun çeşitli yörelerinden derlenmiş halk giysileri, süs eşyaları, ayakkabı, takunya, Sivas yöresi kadın ve erkek çorapları, keseler, oyalar, çevreler, uçkurlar, peşkirler, bohçalar, yatak örtüleri, gelin kıyafetleri, damat tıraş takımları yer almaktadır. Uşak, Gördes, Bergama, Kula, Milas, Ladik, Karaman, Niğde, Kırşehir yörelerine ait dokumalar da bulunmaktadır. Ayrıca müzede Anadolu etnografya ve folkloru, sanat tarihi ile ilgili eserleri içeren bir ihtisas kütüphanesi de bulunmaktadır. Cumhuriyet Müzesi (II. TBMM Binası) : Ankara Ulus Meydanı’nda bulunan müze Cumhuriyet Halk Fırkası binası olarak tasarlanmış ancak, I. Büyük Millet Meclisi binasının yetersiz olması ve gelişen cumhuriyet Türkiye’si meclisinin ihtiyaçlarını karşılayamaması nedeniyle binada değişiklik yapılarak II. Türkiye Millet Meclisi olarak kullanılmış, 30 Ekim 1981 yılında da Cumhuriyet Müzesi olarak ziyarete açılmıştır. Bina 1923 yılında Mimar Vedat Tek tarafından tasarlanmıştır. Bodrum üzerine iki katlı olan bu yapının iç bölümleri, iki kat boyunca yükselen ortadaki meclis salonunun üç kenarına dizilmiştir. Girişten sonra enine uzanan iki ucunda merdivenlerin yer aldığı geniş geçit, Selçuklu ve Osmanlı bezeme motiflerinin yer aldığı bir tavanla örtülmüştür. Benzer bir biçimde ele alınmış yerlerden birisi de büyük salondur. Yer yer localarla değerlendirilen bu salonun özellikle yıldız motiflerini içeren ahşap tavanı sonradan düzenlenen taç kapı ve bazı noktalar dışında kemerler, saçaklar, yer yer çinilerin yer aldığı bölümler ile bu dönemin mimari özelliklerini yansıtmaktadır. Özgün eşyaları ile meclis toplantı salonu, Atatürk ilke ve inkılaplarının anlatıldığı odalar ilk üç cumhurbaşkanı Atatürk, İsmet İnönü, Celal Bayar dönemlerini yansıtan belgeler, fotoğraflar ile bazı şahsi eşyalar sergilenmektedir. Toplantı salonunda ise Mustafa Kemal Atatürk’ün 15-20 Ekim 1927 tarihinde okuduğu Büyük Nutuk’tan bir bölüm, balmumu heykellerle meclis oturumu canlandırılmıştırKurtuluş Savaşı Müzesi (I. TBMM Binası) : Ankara Ulus Meydanı’nda bulunan I. Türkiye Büyük Millet Meclisi binası 23 Nisan 1920 ile 15 Ekim 1924 tarihleri arasında I. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak kullanılmış, daha sonra Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Merkezi ve Hukuk Mektebi olarak işlevini sürdürmüştür. 1952 yılında Maarif Vekaleti’ne devredilmiş, 23 Nisan 1961’de “Türkiye Büyük Millet Meclis Müzesi” adıyla halkın ziyaretine açılmış, Mustafa Kemal Atatürk’ün doğumunun 100. yılı kutlamaları çerçevesinde restorasyon ve teşhir tanzim çalışmaları yapılarak 23 Nisan 1981’de Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak yeniden açılmıştır. Binanın planı Salim Bey tarafından yapılmış, inşasına askeri mimar Hasip Bey nezaret etmiştir. Türk mimari stilinde olan iki katlı binanın duvarlarında Ankara taşı (andezit) kullanılmıştır. Meclisin, 23 Nisan 1920’de çalışmalarına bu binada başlaması kararlaştırıldığında henüz bitirilmemiş olan bina halkın katkısıyla tamamlanmıştır. Bina; koridor, Riyaset Divanı, Bakanlar Kurulu Odası, Encümen Odası (Komisyon Odası), Dinlenme Odası, Şer’iye Encümeni Odası, İdare odaları, Meclis Toplantı Salonu, Mescit, Reis Odası (Meclis Başkanı Odası), fotoğrafhane, eser depoları ve sergi salonu olarak kullanılan alt katın yer aldığı bölümlerden oluşmaktadır. Anıtkabir: Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi istirahat yeri olarak Rasattepe’de (Anıttepe) seçilmiş ve 1 Mart 1941 tarihinde Anıtkabir’in yapımı için Serbest Proje Yarışması düzenlenmiş, yarışma için hükümet tarafından uluslararası alanda tanınmış yerli ve yabancı sanatçılarca ve Bayındırlık Bakanlığı’nca belirlenen yüksek mimarlardan oluşan tarafsız bir jüri oluşturulmuştur. Yarışmaya Türkiye, Almanya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Fransa ve Çekoslovakya’dan toplam 47 adet proje katılmıştır. 18 Kasım 1943 tarihinde Prof. Emin Onat ve Doç. Orhan Arden’in projelerinin uygulanmasına karar verilmiştir. 9 Ekim 1944 tarihinde törenle temeli atılan Anıtkabir’in inşası 9 yıllık bir süre içinde dört aşamalı olarak yapılmıştır. Anıtkabir, Türk mimarlığında 1940-1950 yılları arasında II. Ulusal Mimarlık dönemi olarak adlandırılan dönemin özelliklerini taşımaktadır. Yaklaşık 750.000 m2’lik bir alanı kaplamakta olup Barış Parkı ve Anıt Bloku olarak iki kısma ayrılırBarış Parkı: Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden ve yabancı ülkelerden getirilen fidanlarla oluşturulmuştur. Bugün parkta 104 ayrı türden yaklaşık 48.500 adet süs ağacı, ağaççık ve süs bitkisi bulunmaktadır. Anıt Bloku: Üç bölümden oluşmaktadır; Aslanlı YolTören MeydanıMozole Tandoğan Kapısı’ndan girildiğinde, Barış Parkı içinden uzanan yoldan Aslanlı Yol başındaki 26 basamaklı geniş merdivenlere ulaşılır. Merdivenin hemen başında karşılıklı olarak İstiklal ve Hürriyet kuleleri yer alır. Anıtkabir yapı topluluğu içinde, simetrik yerleştirilmiş on adet kule vardır. Bunlar İstiklal Kulesi, Hürriyet Kulesi, Mehmetçik Kulesi, Zafer Kulesi, Barış Kulesi, 23 Nisan Kulesi, Misak-ı Milli Kulesi, İnkılap Kulesi, Cumhuriyet Kulesi, Müdafaa-i Hukuk Kulesi’dir. Zafer ve Barış kuleleri arasında II. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün mezarı bulunmaktadır. Anıtkabir Atatürk Müzesi : Anıtkabir Proje Yarışması şartlarına uygun olarak, Misak-ı Milli ve İnkılap kuleleri arasındaki bölüm müze olarak belirlenmiştir. 21 Haziran 1960’ta Anıtkabir Atatürk Müzesi açılmıştır. Burada Atatürk’ün kullandığı eşyalar, kendisine hediye edilen armağanlar ve giysileri teşhir edilmektedir. Müzede ayrıca Atatürk’ün madalya ve nişanları ile manevi evlatlarından A. Afet İnan, Rukiye Erkin, ve Sabiha Gökçen’in müzeye armağan ettikleri Atatürk’e ait eşyalar da sergilenmektedir. MTA Tabiat Tarihi Müzesi : 1968 yılında Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü tarafından kurulan müze, Eskişehir yolu üzerindeki enstitü binasında bulunmaktadır. Müzede 1935 yılından bugüne kadar yapılan jeolojik çalışmalar sırasında toplanan yer bilimlerinin çeşitli evrelerine ait mineral ve taş örnekleri sergilenmektedir. Üç kattan oluşan müzenin giriş katı tümüyle paleontolojiye ayrılmıştır. Üç bine erişen fosil örnekleri, Maraş filine ait fosil iskeleti monte edilmiş halde sergilenmektedir. 193 milyon yıl önce Ankara civarında yaşamış, 1.5 m. çapında dev ammoniti ve 25 bin yıl önce Anadolu’da yaşamış insana ait ayak izleri sergilenmektedir. Mineraloji ve petrografik’e ayrılmış olan 1. katta, Anadolu’dan toplanan 2650 mineral ve taş örnekleri tanıtılmaktadır. Alt kat diaroma’ların bulunduğu kısımdır. Burada ülkemiz için tipik olan ve gittikçe nesli tükenen hayvanlar yaşam ortamlarında tanıtılmaktadır. Resim ve Heykel Müzesi : Ankara’da Namazgâh Tepesi’nde Etnografya Müzesi yanında, Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından tasarlanan bina 1927 yılında inşa edilmiştir. Cumhuriyet dönemi Türk mimarisi örneklerindedir. 1980 yılında restore edilerek hizmete giren müzede 19. yüzyıl başından günümüze kadar Türk resim sanatı ve yaklaşık 100 yıllık geçmişi olan Türk plastik sanatının seçkin örnekleri yer almaktadır. Müzede her geçen gün zenginleşen plastik sanatlar kütüphanesinin yanı sıra amatör ve profesyonel sanatçıların çalışabileceği resim, heykel ve seramik atölyeleri vardır. Dış ülkelerle geliştirilen kültürel anlaşmalar çerçevesinde programlanan resim, heykel, seramik, baskı sanatları ve fotoğraf sergileri, periyodik sergiler üç galeride gerçekleştirilmektedir. Roma Hamamı : Ulus Meydanı’ndan Yıldırımbeyazıt Meydanı’na uzanan Çankırı Caddesi üzerinde yer almaktadır. Yapılan kazılar sonucunda hamamın iki bölümden oluştuğu anlaşılmıştır. Palaestra dört tarafı revaklarla çevrilmiş, yaklaşık kare planlı büyük bir alandır. Kapalı kısımlar ise palaestra’ya bir bütün olarak bağlıdır ve frigidarium (soğuk kısım), tepidarium (ılık kısım) ve kalidarium (sıcak kısım) olarak adlandırılan üç ana kısımdan oluşmuştur. Ayrıca çeşitli avlular, külhan olarak adlandırılan ocaklar servis kısımları ve su depoları ile yapı anıtsal bir bütün haline getirilmiştir. Ankara’daki Roma Hamamı’nın bugün görülebilen kalıntıları alttaki ısıtma katları ile servis kısımlarıdır. Hamamda yapılan kazılar sonucunda ele geçirilen sikke ve yazıtlar ile Korinth başlıkları gibi mimari buluntulardan yapının İmparator Karakalla döneminde (211-217) inşa edildiği ve Bizanslılar döneminde de onarılarak kullanılmış olduğu anlaşılmaktadır. Son yıllarda kısmen restore edilmiş olan Roma Hamamı’nın palaestrasında bugün Roma devri Ankara’sından toplanmış olan yazıtları kapsayan zengin bir koleksiyon sergilenmektedir. Gordion ve Gordion Müzesi : İç Anadolu’nun en önemli antik kentlerinden birisi olan Gordion, Ankara’nın 96 km. güneybatısında, Polatlı’nın 21 km. batısında Yassıhöyük köyündedir. Gordion’un ilk olarak M.Ö. 3000 yılının sonlarında (Eski Tunç Çağı) iskân edildiği bilinmektedir. Antik kentin bu çağdan başlayarak Hititler, Phyrigialılar, Persler, Yunanlar ve Romalılara ait olmak üzere çeşitli yerleşme tabakalarına sahip olduğu tespit edilmiştir. Efsaneye göre Gordion’u M.Ö. 9. yüzyılda başkent yapan kişi Phyrigia Kralı Gordios’tur. Gordion en parlak devrini Kral Midas’ın yönetimi altında geçirmiştir. M.Ö. 695 yılında kent, Kimmerler tarafından yakılıp yıkılarak tahrip edilmiştir. Daha sonra Lydialıların egemenliği altına giren kent, ticari ve askeri bir merkez olarak yeniden inşa edilmiştir. M.Ö. 546 yılında Perslerin, M.Ö. 333 yılında Büyük İskender’in ve M.Ö. 278 yılında Galatların yönetimine giren kent, M.Ö. 189 yılında Roma ordusu tarafından tamamen terk edilmiş olarak bulunmuştur. Gordion, Roma egemenliği altında önemini kaybederek küçük bir yerleşim haline gelmiştir. Yassıhöyük köyünün doğusundaki geniş vadide tümülüsler dağınık bir şekilde bulunmaktadır. Bunlar üstleri yığma toprak tepeciklerle örtülmüş ve ağaçtan yapılmış mezarlardır. Toplam sayısı 80’in üstündedir. Gordion’daki tümülüslerin en büyüğü Kral Midas’a ait olduğu düşünülen büyük tümülüstür. Bu mezar yaklaşık 300 m’lik çapı ve 53 m’lik yüksekliği ile Anadolu’daki ikinci büyük tümülüstür. Mezar odasında bir erkek iskeleti, 9 adet tahta masa ile iki adet tahta paravan, 3 büyük kazan, çeşitli büyüklükte 166 adet bronz kap ve iskeletin baş ucunda 145 adet fibula bulunmuştur. Gordion’daki diğer tümülüslerden en önemlisi P tümülüsü olarak adlandırılan ve M.Ö. 700 yıllarında yapıldığı sanılan yığma mezardır. Yaklaşık 80 m. çapı ve 12 m. yüksekliği olan bu tümülüsün mezar odasının içinde bulunan bir çocuk iskeleti ile ağaçtan yapılmış aslan, at ve geyik gibi oyuncaklar bu tümülüsün bir çocuk mezarı olduğunu ortaya koymuştur. Bu tümülüste ayrıca 40 adet seramik kap bulunmuştur. Gordion’da yapılan kazılarda bulunan eserlerin büyük çoğunluğu Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile Gordion Müzesi’nde korunmaktadır. Augustus Tapınağı : Eski çağlardan günümüze kalmış yapıların en önemlilerinden birisi olan Augustus Tapınağı Ulus’ta Hacı Bayram Camii’nin bitişiğindedir. Augustus Tapınağı, Roma İmparatoru Augustus adına bir bağlılık nişanesi olmak üzere yaptırılmıştır. Tapınağın duvarlarında, İmparator Augustus tarafından, ölümünden önce vesta rahibelerine teslim edilen dört belgeden, yaşamı boyunca yaptığı işleri anlatan sonuncu belge “Index rerum gestarum” adlı belge Yunanca ve Latince yazılmış olarak yer almaktadır. Tapınak kısa yanlarında 8, uzun yanlarında ise 15 sütunu kapsayan Korinth düzenindeki bir peristasis ile çevrilmiştir. Bu sütunlarla birlikte tapınağın kapısı önünde 4, arkada 2 adet sütun yerleri bulunmaktadır. Yalnız iki yan duvarı ile kenarları işlemeli olan kapı kısmı eski hali ile ayakta durmaktadır. Kapının yüksekliği 8.4 m., genişliği 3.34 m’dir. Bu büyük ve görkemli kapıdan kutsal yapının iç bölümüne ve pronaos denilen üstü kapalı bir geçide gelinir. Augustus’un yaşamını anlatan Latince metin pronaosun iki duvarının iç yüzlerinde yer almaktadır. Yunanca yazıt ise cellanın güneybatıdaki duvarının dış yüzünde bulunmaktadır. Tapınağın öteki ucunda ise anteler arasında Korinth düzeninde iki sütunu bulunan opisthodomos yer alır. Tapınak, 5. yüzyılda Bizans döneminde çeşitli eklemeler yapılarak, pencereler açılarak kilise haline getirilmiştir. Güneydoğu duvarında görülen üç pencere bu dönemden kalmadır. 15. yüzyılın başlarında tapınağın kuzeybatı köşesine bitişik bir şekilde Hacı Bayram Camii inşa edilmiştir. Julien Sütunu : Ulus’ta, Defterdarlık ve Valilik binası arasındaki küçük meydanda bulunmaktadır. Kare bir kaide üzerinde üst üste kurulmuş daireler şeklindeki tuğlalardan yapılmış olan 15 m. yükseklikteki sütun, Bizans dönemi Korinth başlığı ile sona ermektedir. Sütunun 362 yılında İmparator Julien’in Ankara’yı ziyareti anısına dikilmiş olduğu düşünülmektedir. Gâvurkale : Ankara’nın 60 km. güneybatısında Haymana yakınında bulunan bir kaya kabartmasıdır. Kabartmada üç tanrı figürü tasvir edilmektedir. Kayalık bir bölgede olan Gâvurkale, Hitit döneminde yüksek ve düz bir alan elde etmek için düzenlenmiştir. Vadiye bakan kayanın yüzüne çok silik olarak görülebilen, oturan bir tanrıça ve karşısında ayakta duran iki tanrı figürü kazınmıştır. Yüzeyin 2 m. aşağısında mezar odası kalıntıları mevcuttur. Külhöyük : Haymana ilçesi Oyaca Kasabası yakınındadır. Orta büyüklükte höyüklerden olan Külhöyük'te, Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürlüğü’nün başkanlığında kazı çalışmaları yapılmaktadır. Höyüğün, yaklaşık 8 km. batısında bulunan Hitit kült merkezi Gâvurkale'ye olan yakınlığı buranın önemli bir Hitit yerleşim merkezi olabileceğine işaret etmektedir. Hititlerde önemli bir mimari gelenek olan monümental potern mimarisi, aynı tarzda yapılmış bir gizli sarnıç ve Eski Tunç Çağı’nın başına tarihlenebilecek buluntular elde edilmiştir. Alagöz Karargâh Müzesi: Alagöz Köyü, Polatlı Anıtkabir Komutanlığı'na bağlıdır. Atatürk'ün Sakarya Savaşı'nı idare ettiği çiftlik evi 10 Kasım 1968 tarihinden beri müze olarak hizmet vermektedir.Tel: 231 79 75Hava Müzesi: Etimesgut Pazartesi ve Salı günleri dışında her gün, 09.00-16.30 saatleri arasında ziyarete açık. Müzede, çeşitli maketler, fotoğraflar, belgeler, pilot giysileri ve uçuş ekipmanları sergileniyor.Tel: 244 85 50-4114Meteoroloji Müzesi: Cumartesi-Pazar günleri dışında hergün, 10.00-16.00 saatleri arasında ziyarete açık. Kurtuluş Savaşı'nda Genel Kurmay Başkanlığı olarak kullanılan yapıda, meteorolojik aletler sergilenmektedir.Adres: Sanatoryum Cad. Kalaba Tel: 302 24 19-22 Milli Mücadelede Atatürk Konutu ve Demiryolları Müzesi: Pazar ve Pazartesi dışında hergün, 08.30-17.00 saatleri arasında ziyarete açık. Eski adıyla 'Direksiyon Binası' olarak anılan yapı, 1964 yılında düzenlenerek müzeye dönüştürülmüştür. Müzenin alt katında, demiryolları ile ilgili belgeler, hat açılışlarında kullanılan makaslar, değerli eşyalar, kimlik kartları, bilet ve maketler sergilenmekte; üst katında ise Atatürk'ün konuk kabul odası, çalışma ve yatak odası ile banyosu yer almaktadır.Adres: TCDD Genel Müdürlüğü Binası, Gar Tel: 309 05 15/4084Pembe Köşk: 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim ve 10 Aralık günlerinde, 10.00-17.00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Okulların yapacağı ziyaretler için randevu alınması gerekmektedir. İnönü Vakfı tarafından düzenlenerek ziyarete açılan bu eski bağ evini, İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü 1924 yılında almıştır. Müzede, İnönü'ye ait çeşitli eşya ve fotoğraflar yer almaktadır.Adres: Şehit Ersan Cad. No: 14 Çankaya Tel: 428 18 41 - 427 15 26 Pul Müzesi: Resmi tatil günleri dışında hergün 08.30-17.30 saatleri arasında gezilebilir. Müzede, bugüne kadar tedavüle çıkan Osmanlı ve Türk pullarının yanı sıra 200 ülkenin pulları da sergilenmektedir.Adres: Türk Telekom Kampüsü, AydınlıkevlerTel: 316 62 63Topçu ve Füze Okulu Müzesi: Özel emirle ziyaret edilebiliyor. Üç bölümden oluşan müzede, değişik cins ve çapta toplar, kıyafetler, harp araç ve gereçleri sergilenmektedir.Adres: Topçu ve Füze Okulu, PolatlıTel: 623 44 30/3663TCDD Müzesi: 1924 yılında 'Ankara Oteli' olarak yapılan bina, 1990 yılındaki restorasyonun ardından sanat galerisi ve demiryolları müzesi olarak hizmete açılmıştır.Tel: 309 05 15/4094Ülker Zaim Müzesi: Hafta içi 09.30-17.00 arasında ziyarete açık. Osmanlı dönemine ait giysi ve takılar, ev eşyaları, arkeolojik eserler sergilenmektedir.Adres: Özel Atılım Lisesi, İncek KampüsüTel: 460 20 20-460 20 3575. Yıl Cumhuriyet Eğitim Müzesi: Cumartesi-Pazar ve resmi tatil günleri dışında her gün 09.00-17.00 saatleri arasında açık. 1998 yılında hizmete açılan müzede çeşitli araç ve gereçler ile kitap ve fotoğraflar yer almaktadır.Adres: Strazburg Cad. Lale Sok. No:6 SıhhiyeTel: 231 28 99A.O.Ç. Atatürk Evi ve Müzesi: Pazartesi, Perşembe ve Cuma günleri dışında 09.00-17.00 saatleri arasında açık. Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evin, Atatürk Orman Çiftliği'nde inşa edilen benzeri 10 Kasım 1981'den bu yana hizmet vermektedir.Adres: Atatürk Orman Çiftliği, Gazi Mah. Tel: 211 01 70Beypazarı Kültür ve Tarih Müzesi: Pazartesi dışında hergün 09.00-17.00 saatleri arasında açık. Müzede, Beypazarı ve yöresine ait etnografik eserler ile Bizans, Roma ve Osmanlı dönemlerine tarihlenen eşyalar sergilenmektedir.Adres: Cumhuriyet Mah. Yenice Sok. No:6 BeypazarıTel: 763 01 66

Ağrı Kış Turizm

1650 metre yüksekliğindeki bir yaylada yer alan Ağrı, ismini yanında heybetle görünen dağdan almaktadır. Türkiye’ye en tepeden bakabileceğiniz ve doğuya açılan kapısı Ağrı, tarih boyunca çok sayıda kavim ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Ağrı ili, yazın dağcılık ve doğa yürüyüşüne, kış mevsiminde kayak sporuna elverişli parkurlara sahip efsanevi dağı ile doğunun turizm merkezleri arasındadırNuh’un Gemisinin İzi Türkiye-İran transit yoluna 3.5 km. uzaklıkta, Ağrı Dağı’nın güneyinde Telçeker ile Meşar köyleri arasında yer alan doğal bir anıttır. Bu anıt gemiye benzer bir siluettedir. Başta Amerikalı araştırmacı James Irwin olmak üzere birçok araştırmacı büyük tufandan sonra Nuh’un gemisinin buraya oturduğu yönündeki iddiaları araştırmak üzere kutsal geminin kalıntılarını bulmak için 1983 yılından itibaren çalışmalara girişmişlerdir. Kültür Bakanlığı gemi kütlesine benzeyen bu jeomorfolojik yapının “Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı” özelliği taşıması münasebetiyle 1987′de 3657 sayılı kararı ile burayı doğal SİT alanı ilan etmiştir
Mağaralar Buz Mağarası: Küçük Ağrı Dağı eteğinin bittiği düzlükte bulunmaktadır. Doğubayazıt-Gürbulak transit yolunda Hallaç köyü yolu sapağına 3 km. mesafededir. Örneğine çok az rastlanılabilecek doğal bir anıt durumundaki mağara toprağın 15-20 m. derinliğinde yer almakta olup 100 m. uzunluğa ve 50 m. genişliğe sahiptir. Mağara içinde insan büyüklüğünde buzdan dikitler yer almakta ve bu dikitler ışık altında farklı renklere bürünmektedir.
Meya Mağaraları: Diyadin’e 15 km. uzaklıkta bulunan, kayaların insan eliyle oyularak barınma, ibadet ve diğer yaşamsal faaliyetlerin gerçekleştirilmesi amacına yönelik olarak yapılmış mağaralardır. Eski bir yerleşim merkezi olan bu mağaralar bütün olarak ele alındığında adeta bir anıt kent niteliğinde olup, değişik inanç ve kültürlerin izlerini taşımaktadırlar. Oldukça geniş olan mağaralarda kilise ve mezar kalıntıları ve su kanalı bulunmaktadır. Tokluca Kalesi’nden yer altına inen merdivenler aracılığı ile bu mağaranın bağlantısı olduğu düşünülmektedir.
Kaleler Tokluca Kalesi: Diyadin ilçesine 19 km. mesafede bulunan Tokluca köyünün hemen arkasındaki tepe üzerinde bulunmaktadır. 100-150 m. uzunluğunda bütün bir kaya kütlesi gibi duran kale 2 m. uzunluk ve genişliğindeki taşlardan yapılmıştır. Kalenin üstünde yer alan 3 m. genişliğindeki bir giriş deliğinden 30 basamaklı merdivenle kale içindeki sahanlığa inilmektedir. Bu sahanlıktan üç ayrı yeraltı tüneline açılan giriş kapıları ve merdivenler bulunmaktadır. Bu tünellerden birine 70 basamaklı, diğerine de 350 basamaklı merdivenle inilmekte olup bu tünellerin Meya Mağaraları’na ulaşmakta kullanıldığı tahmin edilmektedir.Kan Kalesi: Tutak ilçesinin 15 km. batısında eski adıyla “Kalekule” denilen Dönertaş köyü yakınlarında bulunmaktadır. Hangi tarihte ve kimler tarafından yaptırıldığı bilinmeyen kale “Kale-i Hum” adıyla da bilinmektedir.Doğubayazıt Kalesi: Eski Beyazıt’ın kuzey doğusundaki Belleburç denilen yerde, kayalar üzerinde, Doğubayazıt’ın 5 km. doğusundadır.Kaledeki Urartu mezarları ve antik çağlara ait kalıntılar, buranın antik kent olduğunu göstermektedir.Kaleyi inşa edenler ya da yapım tarihi ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır.Diyadin Kalesi: Diyadin ilçe merkezinde Murat Nehri kıyısındaki kayalıklarda kurulmuş olan kale, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sine göre Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ın oğlu Ziyaüddin tarafından yaptırılmıştır. Gerçekte ise, kullanılan malzemeler ve yapılış tarzı, Urartular tarafından inşa edildiğini göstermektedir. Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Osmanlılar döneminde onarım görmüştür.Havaran Kalesi: Hamur ilçe merkezinde bulunmaktadır. Hamur Deresi’nin üzerindeki kayalıklara kurulmuştur. Dereden yüksekliği 100 m. civarındadır. Selçuklu dönemine ait olan kale içinde cami, kalebeyi konağı, deve hanları ile kaleden 400 m. uzaklıkta ve kaleden daha yüksek bir tepe üzerinde gözetleme kulesi bulunmaktadır.Şoşik Kalesi: Hamur ilçesine 35 km. uzaklıkta bulunan Karlıca köyündeki sarp kayalıklar üzerine kurulmuş bir kaledir. Kalenin ne zaman ve kimler tarafından yaptırıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde kaleden “Azerbaycan Hükümdarı Ziyaüddin tarafından yaptırılmıştır” şeklinde bahsedilmektedir. Kale içerisinde ibadethane, hamam, gözetleme kulesi, zindanlar ile su kulesi bulunmaktadır. Kale Karakoyunlular zamanında tamir görmüştür.Kız Kalesi: Şoşik Kalesi’nin 2 km. doğusundaki bir tepe üstünde yer alan kalenin Şoşik kalebeyinin kızı için yaptırıldığı rivayet edilmektedir.Küpkıran (Harabe Göl) Kalesi: Ağrı il merkezinin 20 km. doğusunda yer alan Yukarı Küpkıran köyü ile Harabegöl köyü arasında bulunmaktadır. Büyük kesme taşlardan yapılmış mazgallı bir kaledir. Eski ve önemli bir yerleşim yeri olan Harabegöl köyünün depremler ve toprak kaymaları sonucunda batmasıyla oluşan çukura zamanla su dolması nedeniyle köyün yakınında bulanan kaleye bu ad verilmiştir.Toprakkale: Eleşkirt ilçesinin 14 km. doğusunda Toprakkale köyünde bulunmaktadır. Urartulara ait olan kalenin tapınak ve yerleşim yerleri tamamen yok olmuş, günümüze ancak burç ve duvar kalıntıları kalmıştır.Anzavur Kalesi: Patnos ilçesinin 2 km. kuzey batısındaki Anzavur Tepesinde bulunan kale, Urartu medeniyetine ait olup M.Ö. 8. yüzyılda yapılmıştır. Kalenin duvarları Urartu Kralı Menua, tapınak kısmı ise İşpuini tarafından inşa ettirilmiştir
Cami, Kümbet ve Kiliseler Beyazıt Eski Camisi (Cami-i Gevher Digar): Beyazıt Kalesi’nin güney eteğinde Birinci Selim tarafından yaptırıldığı kabul edilen camidir. Caminin yer aldığı vadi yamacı düzeltilerek duvar örülmek suretiyle düz bir platform oluşturulmuş ve üzerine bina inşa edilmiştir. Kesme taştan inşa edilen cami 15×15 m. boyutlarında kare planlı ve tek kubbelidir. Yapıda kahverengi, sarı ve beyaz renkte taşlar karışık bir biçimde kullanılmıştır. Caminin giriş kapısı, beden duvarları, mihrabı, son cemaat yeri duvar payları, kubbeye geçiş sistemleri duvarlardaki kemerler, pencereler ve minare estetik bir sadelikte yapılmıştır.Toprakkale Camisi: Toprakkale köyünde 1684 tarihinde Mirza Bin Adbi Paşa’nın yaptırdığı camidir. Höyüğün güney yamacındadır.Sürmeli Mehmet Paşa Türbesi: Hamur ilçesi merkezinde olup, Osmanlı döneminde inşa edilmiştir. Beyaz, yumuşak taştan yapılan kümbetin duvarlarında iki sıralı kırmızı taştan kuşak mevcuttur.Üç Kümbetler: Üç kümbetlerden birisi Patnos ilçesine 2 km. mesafede olan Ziyaret, ikincisi Süphan Dağı eteğindeki Taşkıran, üçüncüsü de Dedeli bucağının Acım köyündedir.Hamur Kümbeti: Hamur ilçe merkezinin kuzeydoğusunda, Ağrı-Van yoluna 300 m. uzaklıktadır. Selçuklu kümbetlerinden ayrı bir mimari tarzda, altı (gövde kısmı) dikdörtgen, üstü balık sırtı biçimindedir. Kümbetin 18. yüzyılda İshak Paşa’nın torunlarından İbrahim Paşa tarafından yapıldığı söylenmektedir.Karagöz Kilisesi: Tutak ilçesinin 26 km. batısındaki Dayıpınarı köyü yakınında kayalar oyulmak suretiyle yapılmış bir yeraltı kilisesidir.Üç Kilise: E-23 karayolunun hemen güneyinde olan Taşlıcay ilçe merkezine 18 km. uzaklıktaki Taşteker köyündedir.
NE YENİR?Ağrı yöresinde hayvancılığın büyük çapta olması nedeniyle hayvan ürünleri büyük miktarda kullanılmaktadır. Ağrı zengin bir mutfak kültürüne sahiptir. Saç kavurma en meşhur yemeğidir. Gosteberg buğulama, Abdigör köftesi, Hengel, haşıl, erişte, kuymak, kete, bişi, erdek, hasude, bulgur pilavı, yalancı köfte, ekmek aşı,lalanga, ayran aşı, halise,çiriş ketesi, murtuğa ve ağızyakan ve deveci çorbası gibi yöreye özgü yemekleri vardır.NE ALINIR?Ağrı’da küçükbaş hayvancılığın fazla yapılması nedeniyle halıcılık en önemli el sanatıdır. Bunun yanında kilim, kazak, keçe ve çorap gibi el sanatları da vardır.YAPMADAN DÖNMEİshak Paşa Sarayı’nı görmeden,
Dağcılar için, Türkiye ve Avrupa’nın en yüksek dağı olan Ağrı Dağına çıkmadan, (izin almayı unutmayın)
Abdigör Köftesini tatmadan,
Kış ayları için bir kaç çift tiftik eldiven ve çorap almadan …
Dönmeyin